İNSANSIZ SU ALTI ARAÇLARI (İSA’LAR) VE BATILI DONANMALAR

Dr. Lee Willett in derlediği  birMakalede, Batı donanmalarındaki İNSANSIZ SUALTI ARAÇLARININ hem kendileri için hem silah, hem de tehdit olarak önemi ele alınıyor.

İçerikte derlendiği üzere ;

Özetle:

İnsansız su altı araçları (İSA’lar), Batılı donanmalar için hem savunma hem de saldırı yetenekleri sunan vazgeçilmez araçlar haline gelmiştir. Başlangıçta mayın tespit ve etkisiz hale getirme (MTET) için tasarlanan İSA’lar, zamanla denizaltı savaşı (DS) ve deniz tabanı savaşı gibi görevleri de üstlenmiştir. İngiltere Kraliyet Donanması’nın son zamanlarda MTET operasyonları için İSA’larla donatılmış RFA STIRLING CASTLE gemisini satın alması, bu teknolojilerin artan önemini vurgulamaktadır.

İSA’lar, mayın tespiti ve denizaltı avlama gibi savunma yetenekleri sunarken, aynı zamanda Batılı donanmaların kendi denizaltılarının güvenliği için de bir tehdit oluşturmakta. ABD Donanması, düşmanların olası tehditlerine karşı İSA’lar için gizli mayın döşeme operasyonları gibi saldırı yetenekleri geliştirmektedir. Ancak mürettebatlı ve mürettebatsız sistemlerin entegrasyonu, dikkatli planlama ve komuta-kontrol mimarilerinin geliştirilmesini gerektirmekte.

Düşman denizaltılarının artan sofistikeliği ve sessizliği, İSA’larının konuşlandırılmasıyla birlikte, Batılı donanmalar için zorlu bir ortam yaratmıştır. İSA’lar, DS engelleri oluşturmak ve deniz tabanı savunmalarına karşı saldırı operasyonları yürütmek için kullanılabilir. Ancak bu teknolojilerin etkili bir şekilde kullanılması, konuşlandırma, mürettebatlı platformlarla koordinasyon ve komuta-kontrol gibi faktörlerin dikkatli bir şekilde değerlendirilmesini gerektiriyor.

Örneğin, İSA’lar, Grönland-İzlanda-Birleşik Krallık Açığı gibi önemli boğazlarda varlık göstererek geleneksel DS kavramlarını desteklemek için ağırlık sağlayabilir. Bu, düşman teknelerinin bu tür boğazlardan geçmeye çalışmasını tespit etmek, taciz etmek ve potansiyel olarak saldırmak için yetenek sunar. Ayrıca, yeni DS ortamında İSA’lar, saldırı operasyonlarında da kilit roller oynayabilir. Ancak Batı donanmaların düşman denizaltı üslerine doğru ilerlemeye çalışmaları, deniz tabanı sensörleri, denizaltılar, yüzey gemileri ve deniz havacılığının katmanlı bir yanıt olarak konuşlandırılmasıyla karşı karşıya kalacaktır.

Bu mücadele ortamında etkili bir şekilde çalışmak için Batılı kuvvetlerin deniz tabanı savunmalarını bastırma stratejileri geliştirmesi gerekmektedir. Bu, İSA’ları deniz tabanı sensörleri gibi deniz tabanı altyapısına saldırmak, deniz tabanı sensörlerini karıştırmak için yanıltıcılar ve jammerler kullanmak ve kendi denizaltı operasyonlarını korumak için kullanmayı içerir. Bu zorluklar ise, dikkatli planlama, koordinasyon ve etkili komuta-kontrol sistemlerinin geliştirilmesini gerekli kılacaktır.

*************************************************

(HABER KAYNAĞINA GİDİN)

MODERN SAVAŞ ALANINI DÖNÜŞTÜREN OPERASYONEL KAPASİTELER VE ESNEKLİĞE ÖRNEK: ORBITER 4 VTOL UAS:

Günümüzün hızla değişen savunma sahasında, hız ve esneklik hayati öneme sahiptir. Orbiter 4 VTOL UAS, karmaşık savaş alanlarında manevra kabiliyeti ve uzun operasyonel kapasite sunarak insansız hava sistemlerini yeniden tanımlıyor. Bu teknoloji, sınırlı alanlarda ve engebeli arazilerde dikey kalkış ve iniş yeteneği ile öne çıkıyor.

  Sahada Uyarlanabilirlik  

Orbiter 4 VTOL, sabit kanatlı UAS’ların zorlandığı koşullarda hassas operasyonlar sağlar ve geniş pistlere ihtiyaç duymuyor. Bu esneklik, değişen arazi koşullarına hızlı uyum sağlamayı mümkün kılmakta.

  Çoklu Görev Başarısı ve Üstün Dayanıklılık  

Orbiter 4 VTOL, görev profiline bağlı olarak en uygun kalkış yöntemini seçme olanağı sunuyor. Hassas kalkış ve iniş gerektiren görevler için VTOL modu tercih edilirken, uzun süreli gözetim ve keşif için geleneksel fırlatma sistemi kullanılır. 24 saatlik etkileyici bir dayanıklılığa sahip olan bu sistem, ISTAR, arama kurtarma ve lojistik destek gibi çeşitli görevler için ideal bir çözüm.

  Servis Kolaylığı, Esneklik ve Çoklu Yükler  

Orbiter 4, bir dizi sensör ve ekipmanı destekleyen çoklu yük kapasitesiyle esneklik sağlamakta. Kızılötesi kameralar, SAR veya COMINT gibi çeşitli yüklerle geniş alan kapsama ve veri toplama yeteneğini artırır. Modüler tasarımı ve düşük lojistik ayak izi, hızlı hizmet verilebilirlik ve konuşlandırma sağlıyor.

Orbiter 4 VTOL UAS, operasyonları basitleştiren kullanıcı dostu tasarımı ve otomasyon özellikleri ile dikkat çekiyor. Bu sistem, modern savaşın geleceğini şekillendirecek yeni bir standart sunuyor.

(HABER KAYNAĞINA GİDİN)

https://www.shephardmedia.com/news/air-warfare/sponsored-vertical-takeoff-and-landing-vtol-uavs-transforming-modern-warfare-with-agility

DENİZ SAVAŞLARINDA HIZ NEDEN DAHA ÖNEMLİ HALE GELİYOR ?

Günümüzün savaş hızının ve çoklu alan tehditlerinin artması, deniz savaş yönetim sistemlerinin (Combat Management Systems – CMS) gelişimini zorlamakta. Dr. Alix Valenti konuyu  irdeleyerek özetle aşağıdaki saptamları yapmakta.

  Hipersonik ve balistik füzeler, insansız sistemler ve daha hızlı uçaklar gibi tehditler, donanma komutanlarını bilgi, karar ve eylem üstünlüğü kazanmak için zamana karşı yarışmaya zorlamakta.Yeni geliştirilen Saab’ın 9LV CMS I , savaş gemisinin yaşam döngüsü boyunca teknolojik yeniliklerin entegrasyonunu kolaylaştırmak için açık mimariye sahip kılınmış.

Deniz CMS’lerinin en son evrimlerinde, komutanların çeşitli sensörlerden gelen bilgileri kullanmaları gerekmektedir. CMS’ler, farklı platformlardan verileri işlemek, sunmak ve paylaşmak zorunda. Thibault Lavernhe ve François-Olivier Corman, “Winning at Sea in the 21st Century” adlı kitaplarında zamanın, taktikçinin en hassas malzemesi olduğunu belirtiyorlar.

Ukrayna’daki çatışmadan alınan dersler, insansız sistemlerin denizcilik alanında vazgeçilmez olduğunu göstermiştir. Örneğin, 29 Ekim 2022’de Sevastopol’a yapılan saldırı, sekiz insansız hava aracı (UAV) ve yedi insansız yüzey aracının (USV) bir filo ile nasıl kritik bir sürpriz etkisi yaratabileceğini göstermiştir.

CMS’lerin evrimi, modüler ve açık sistem mimarisine doğru bir yönelimi içeriyor. Örneğin, Naval Group’un SETIS CMS’si, Fransa’nın FDI (Frégates de Défense et d’Intervention) gemisinde tamamen sanal bir mimari üzerine kurulmuştur. Böylece, yeni sistemlerin entegrasyonunu daha esnek hale getirmektedir.

Açık mimarinin diğer bir önemli avantajı, üçüncü taraf işlevselliklerini kolayca entegre edebilme yeteneğidir. Örneğin, BAE Systems’ın INTeACT CMS’si için geliştirdiği ‘App Locker’ konsepti, sanayi ve araştırma laboratuvarlarının uygulamalarını test etmelerine olanak tanırmaktadır

Deniz savaşının çoklu alanlarda genişlemeye devam etmesiyle, CMS’lerin üst düzey taktiksel durum farkındalığı sağlaması gerekmektedir. İnsansız sistemlerin entegrasyonu, dijital ikizler gibi teknolojilerle desteklenerek operasyonların daha etkili yönetilmesini sağlar.

Sonuç olarak, deniz CMS’lerinin gelişimi, bilgi ve karar üstünlüğünü sağlamak için hızla değişen teknolojik yeniliklere uyum sağlamalıdır. Açık mimari, modüler sistemler ve insansız araç entegrasyonu, modern deniz savaşının gereksinimlerini karşılamak için kritik öneme sahip görülmektedir.

(HABER KAYNAĞINA GİDİN)

https://www.armadainternational.com/2024/05/managing-maritime-combat-at-speed/