Bir süre önce sizlere DENİZ KUVVETLERİ TEKNOLOJİLERİ üzerine bir anket yayınlamış ne katılımlarınızı rica etmiştim.
Bugün sizlerle bu anketin sonuçlarını paylaşacağım.
Yayımladığım ortamlar :
Facebook
Deniz harb okulu ve lisesi mezunları ( grup – 1500 üye)
Deniz kuvvetleri Komutanlığı ( gurup – 4800 üye )
Link edin
( Bağlantılarım – 254 kişi)
Ankete katılanlar : 17 kişi
CEVAPLAR :
(EN YÜKSEK OY ALMIŞ ŞIKKA GÖRE)
1.Deniz Kuvvetlerine ilişkin teknolojiler sizin ne kadar ilginizi çekmektedir
Yakın ilgi duyuyor,araştırıyor ve izliyorum ( 12 / 17 – %70 )
2.Bu teknolojilerin hangisine en çok ilgi duymaktasınız
Modern silah sistemleri ( 6/17 – % 35 )
3.Halen çalışmakta olduğunuz iş alanında bunlardan uygulanmakta olanı var mıdır
Evet ( 8/17 – %47 )
4. Bahriyede teknoloji konularını kapsayan yayımlardan en çok hangi türü ilginizi çekmekte
Makaleler ( 9/17 – % 53 )
Kendi kişisel değerlendirmem
Yayınladığım ortamlardaki kişi sayıları dikkate alınırsa katılımın son derece düşük olduğunu göstermekte .Meslekte uzun süre hizmet etmiş bir mühendis olarak bunun üzücü ve hayal kırıklığı oluşturan bir durum olduğunu ifade etmeliyim. Buna karşın ankete katılan, değer veren ve zaman ayıran 17 arkadaşıma içtenlikle teşekkür ediyorum.. sağ olun.. öte yandan 85 milyonluk ülkemizin çok önemli sorunlarına değinen anketlerin de sadece 1.500 – 2.000 örnekleme ile yapıldığını da biliyoruz..
Ben şahsen kendi çapımda bundan sonraki yazılarımda bu sonuçlara özen göstermeye çalışacağım..
Deniz Kuvvetleri teknolojilerine ilginin giderek daha da artacağı ümit ve dileğiyle…
MEHMET CAN DEMİRCİ nin makalesinde açıkladığı üzere özetle şu noktalar dikkat çekiyor ;
1.Denizaltılar, nükleer veya dizel-elektrik olsun, içlerindeki mekanik ekipmanlar nedeniyle gürültü üretir ve bu da hidrofonlar tarafından tespit edilebilir. Denizaltılar hareket ederken dönen şaftlar, türbinler, pompalar ve pervaneler gibi çeşitli sistemler, suyun içinde yayılan ses dalgaları üretir. Bu gürültüler, makinelerin titreşimleriyle oluşur ve uzun mesafeler boyunca yayılabilir, bu da düşmanların varlığını fark etmesine neden olur.
2.Nükleer denizaltılarda, başlıca iki gürültü kaynağı; reaktör soğutma pompaları ve yüksek hızlı tahrik türbinleridir. Reaktörün soğutma sistemi, türbinler, redüksiyon dişlileri ve borulardan akan buhar, önemli ölçüde gürültü üretir. Nükleer denizaltılar, Basınçlı Su Reaktörleri (PWR) kullanır ve reaktörün ürettiği buhar, pervaneyi döndürmek veya elektrik üretmek için türbinleri çalıştırır. Bu makineler, dizel-elektrik denizaltılarının batarya modunda çalışmasına kıyasla çok daha gürültülüdür.
3.Dizel-elektrik denizaltıları ise elektrikle çalışan modda sessizce çalışabilirken, bataryaları şarj etmek için dizel jeneratörleri kullandıklarında gürültü üretirler. Bu denizaltılar, dizel motorlarını çalıştırmak için şnorkel çıkarmak zorundadır, bu da onların daha görünür hale gelmesine neden olur. Elektrikli modda çalıştıklarında batarya ömrü, ne kadar süre sessiz kalabileceklerini belirler.
4.Modern gelişmeler, denizaltı gürültüsünü azaltmayı hedeflemektedir. ABD Donanması, USS Tullibee ve USS Narwhal gibi deneysel denizaltılar geliştirerek daha sessiz tahrik sistemlerine odaklanmıştır. Ohio, Virginia ve Columbia sınıfı gibi yeni denizaltılar, gürültü seviyelerini önemli ölçüde azaltan türbin-elektrik tahrik sistemlerini içermektedir. Rusya, Çin ve Fransa gibi diğer ülkeler de nükleer enerjili denizaltılarını daha sessiz hale getirecek teknolojilere yatırım yapmaktadır.
Bazıları nükleer denizaltıların deniz savaşlarının geleceğine hakim olacağına inanıyor. Siz buna katılıyor musunuz yoksa diğer teknolojilerin öncülük edeceğini mi düşünüyorsunuz? Yorumunuzu post comment kısmında belirtebilirsiniz..
Bugünlerde çevremizde sosyal medyada en çok kulağımıza çarpan ve dikkatimizi çeken 2 kelime var; YAPAY ZEKA …bu popüler deyimin anlamı ve kullanım şekilleri her gün gelişerek ve değişerek bizleri hayrete düşürmekte.. Hatta insanlığın geleceğinde çok önemli bir dönüm noktası oluşturabileceği konuşulmakta.. Akıllı telefonlar.. evler.. cihazlar.. vasıtalar konunun kapsamı içine girmiş durumda. Pekiyi.. Mesleğimiz bahriye teknolojisi bağlamında bu alanda nasıl yansımalar oluşmakta?
Bu yazıda sualin cevabı için genel bakışlı bir tur atmış olacağız.
Otonom Gemilerin Geleceği
Hayal edin: Dev bir deniz alanını devriye gezen, yapay zeka destekli sistemleri sayesinde manevraları sorunsuz şekilde koordine eden, potansiyel tehditleri tespit eden ve gerçek zamanlı olarak kritik kararlar veren bir otonom gemi filosu. Bu, bir bilim kurgu filminin sahnesi değil; yapay zekanın (AI) savaş kurallarını hızla değiştirdiği deniz savaşlarının geleceğine bir bakış.
Bu blog yazısı ile, yapay zekanın deniz işleri üzerindeki derin etkisini, uygulamalarını, faydalarını, zorluklarını ve önümüzdeki on yıllarda deniz alanını yeniden şekillendirme potansiyelini inceleyeceğiz.
Deniz Savaşlarında Yapay Zekâ Devrimi’ni Anlamak
Özel uygulamaları incelemeden önce, bu teknolojik devrimi yönlendiren temel kavramları anlamak önemlidir. En geniş anlamıyla yapay zekâ, makinelerin tipik olarak insan zekâsı gerektiren görevleri yerine getirme yeteneği anlamına gelir. Bu, deneyimlerden öğrenme, yeni bilgilere uyum sağlama ve karmaşık veri analizi temelinde karar vermeyi içerir.
Yapay zekâ, Alan Turing’in kavramı ilk kez 1930’ların ortalarında tanımladığından beri birçok abartılı döngüden geçti ve şimdi başka bir abartılı döneme geri dönüyoruz.
Yapay zekanın alanında üç kritik seviye ile karşılaşıyoruz:
Basit Yapay Zekâ: Bu seviye etkili bir şekilde otomasyon olarak işlev görür. Basit yapay zekâ, analog veya dijital işlevler aracılığıyla insanlardan daha hızlı hesaplamalar yapabilen ve bu hesaplamalar temelinde kararlar verebilen makineler anlamına gelir.
Dar Yapay Zekâ: Dar yapay zekâ, yalnızca dar veya uzmanlaşmış bir dizi etkinlik gerçekleştirmek için öğrenebilen ve kendini programlayabilen makineler anlamına gelir.
Genel Yapay Zekâ/Güçlü Yapay Zekâ: Genel yapay zekâ, güçlü yapay zekâ olarak da bilinir, insanların genellikle yapay zekâ olarak anladığı şeydir- insan zekasını taklit eden görevleri gerçekleştirebilen sistemler.
Yapay zekanın ilerlemesini iki önemli alt kümesi yönlendiriyor:
Makine Öğrenimi (Machine Learning): ML algoritmaları, bilgisayarların açık programlama olmadan veri öğrenebilmesini sağlar. Veri kümeleri içindeki kalıpları ve ilişkileri tanımlayarak ML sistemleri, belirli görevlerdeki performanslarını zaman içinde geliştirebilir. Hem dar hem de güçlü yapay zekâ, farklı derecelerde ML içerir.
Derin Öğrenme (Deep Learning): ML’nin daha uzmanlaşmış bir formu olan DL, çok katmanlı yapay sinir ağlarını büyük miktarda veriyi işlemek için kullanır. Bu katmanlı yaklaşım, DL sistemlerinin karmaşık özelliklerini çıkarmasına ve karmaşık kararlar vermesine olanak tanır, genellikle belirli alanlarda insan yeteneklerini aşar.
Yüksek Denizlerde Yapay Zekâ: Deniz Operasyonlarını Devrimleştiriyor
Yapay zekanın deniz savaşları üzerindeki etkisi, çok çeşitli uygulamalar arasında zaten hissedilir durumda:
Deniz Savaş Sistemlerinde Yapay Zekâ: Yapay zekâ, modern savaş gemilerinin beyni olan savaş yönetim sistemlerini (CMS) güçlendiriyor. Çeşitli sensörler ve kaynaklardan gelen verileri işleyerek yapay zekâ algoritmaları aşağıdakilere yardımcı olabilmekte:
Hedef Tanımlama ve Sınıflandırma: Karmaşık bir deniz ortamında dost, düşman ve tarafsız varlıklar arasında ayrım yapabilir.
Tehdit Değerlendirmesi: Potansiyel tehditleri analiz edebilir, hedefleri önceliklendirebilir ve en uygun eylem planlarını önerebilir.
Otomatikleştirilmiş Silahlı Sistemler: Hızlı ve hassas bir şekilde silahlı sistemlerin konuşlandırılmasını sağlayarak, tesadüfi hasar riskini potansiyel olarak azaltabilir.
İnsansız Deniz Araçlarında Yapay Zekâ: İnsansız yüzey araçları (USV’ler) ve insansız su altı araçları (UUV’ler) deniz operasyonlarında giderek daha yaygın hale geliyor. Yapay zekâ, bu araçlara aşağıdakilerle işlevler ile güç veriyor:
Otonom Navigasyon: Bağımsız olarak gezinmelerine, engellerden kaçınmalarına ve değişen deniz koşullarına uyum sağlamalarına olanak tanımak.
Görev Yürütme: Keşif, gözetleme veya mayın tespit gibi önceden programlanmış görevleri yerine getirmek.
Sürü Zekâ: Bir ağ bağlantılı sürü parçası olarak eylemlerini koordine etmek, güçlü bir kuvvet çarpanı oluşturmak.
Geliştirilmiş Durumsal Farkındalık İçin Yapay Zekâ: Geniş ve dinamik deniz alanında kapsamlı durum farkındalığını korumak çok önemlidir. Yapay zekâ buna katkıda bulunur:
Veri Birleştirme ve Analizi: Radar, sonar, uydu görüntüleri ve elektronik sinyal istihbaratı (ELINT) dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan gelen verilerin birleştirilmesi.
Anomali Algılama: Potansiyel tehditleri veya yasa dışı faaliyetleri gösterebilecek olağan dışı gelişmeleri saptama.
Güvenlik ve Güvenliği Artırma:
Yapay zekâ sistemleri, insan hatası ve yorgunluk riskini azaltarak daha güvenli navigasyon, daha hassas silah konuşlandırma ve daha etkili tehdit tespiti ve müdahaleye katkıda bulunabilir. Bu da, deniz personelinin güvenliğini artırabilir ve değerli varlıkları koruyabilir.
Ancak, buna rağmen, bahriyede yapay zekâ da önemli zorluklar ve hususlar sunmaktadır:
Veri Bağımlılığı ve Güvenilirlik: Yapay zekâ sistemleri, özellikle ML ve DL tabanlı olanlar, eğitim ve doğrulama için büyük, doğru ve çeşitli veri kümelerine büyük ölçüde dayanmaktadır. Karmaşık ve genellikle tahmin edilemez deniz ortamında bu tür veri kümelerini elde etmek önemli bir engel oluşturmaktadır. Ayrıca, özellikle rakiplerin veri akışlarını manipüle etmeye veya bozmaya çalışabileceği tartışmalı ortamlarda verilerin güvenilirliğini ve bütünlüğünü sağlamak çok önemlidir.
Güven ve Açıklanabilirlik: İnsan operatörleri ile yapay zekâ sistemleri arasında güven oluşturmak, başarılı entegrasyon için çok önemlidir. Bunun için:
Şeffaflık: İnsan operatörlerinin sistemin belirli bir sonuca nasıl ve neden ulaştığını anlamalarına izin veren, karar verme süreçleri hakkında fikirler sunan yapay zekâ modelleri geliştirmek.
Açıklanabilirlik: Kararlarını açıklayabilen ve tavsiyeleri için gerekçeler sunabilen, güven ve hesap verebilirliği teşvik eden yapay zekâ sistemleri oluşturmak.
Etik ve Yasal Etkiler: Savaşta yapay zekanın kullanımı, özellikle otonom silahlı sistemlerle ilgili karmaşık etik ve yasal sorular ortaya atmaktadır. Deniz yapay zekasının geliştirilmesi ve konuşlandırılması için açık kılavuzlar, uluslararası normlar ve etik çerçeveler oluşturmak, istenmeyen sonuçları önlemek ve sorumlu inovasyon sağlamak için çok önem kazanmaktadır.
Yol Haritası: Deniz Savaşlarında Yapay Zekânın Geleceği
Deniz operasyonlarına yapay zekanın entegrasyonu hala erken aşamalarındadır, ancak dönüştürücü potansiyeli tartışılmaz. Yapay zekâ teknolojileri gelişmeye devam ettikçe, aşağıdakileri görmeyi bekleyebiliriz:
Yapay Zekâ Teknolojilerinde Sürekli İlerleme: Makine öğrenimi, büyük veri analitiği ve otonom sistemler gibi alanlarda araştırma ve geliştirme, deniz uygulamaları için daha sofistike ve yetenekli yapay zekâ sistemlerine yol açacak şekilde inovasyonu yönlendirmeye devam edecektir.
Deniz Operasyonları Boyunca Yapay Zekânın Artan Entegrasyonu: Yapay zekâ muhtemelen savaş operasyonlarının ötesinde deniz savaşının çeşitli yönlerine nüfuz edecek, bunlar arasında:
Lojistik ve Bakım: Tedarik zincirlerini optimize etmek, bakım ihtiyaçlarını tahmin etmek ve deniz lojistiğinin verimliliğini artırmak.
İstihbarat Analizi: Büyük miktarda istihbarat verisini analiz etmek, kalıpları tanımlamak ve stratejik karar vermeyi desteklemek için uygulanabilir fikirler sunmak.
İnsan-Makine İş Birliği Üzerine Vurgulanması: Deniz savaşlarının geleceği muhtemelen insan uzmanlığı ve yapay zekâ yetenekleri arasında yakın bir ortaklık içerecektir. İnsan sezgi, yargı ve denetim ile yapay zekanın hızı, verimliliği ve analitik gücü arasında doğru dengeyi kurmak başarı için çok önemli olacaktır.
Sonuç: Yapay Zekâ Gücü ile Denizler ‘de dolaşmak
Yapay zekanın yükselen gelgiti, deniz alanını dönüştürüyor ve deniz savaşlarında eşi görülmemiş bir teknolojik gelişme dönemini başlatıyor. Yapay zekâ uzun süredir neredeyse kurgusal bir statüye sahip olsa da giderek gerçekte karmaşık verileri yönetmenin üstün yollarını tanımlamaktadır.
Zorluklar devam ederken, yapay zekanın gelişmiş yetenekler, iyileştirilmiş karar verme ve optimize edilmiş operasyonlar açısından potansiyel faydaları tartışılmazdır. Dünya genelindeki donanmalar bu bilinmeyen bölgeyi gezindikçe, sorumlu inovasyon, etik hususlar ve insan-makine iş birliğinin önemine bağlılık, yapay zekanın tüm potansiyelini ortaya çıkarırken risklerini azaltmak için çok önemli olacaktır. Deniz savaşlarının geleceği yapay zekanın evrimiyle iç içe geçmiştir ve bu teknolojiye hâkim olanlar, yarının yüksek denizlerinde önemli bir avantaj elde edeceklerdir.
KAYNAKÇA :
Anderson, C. (2010). Presenting and evaluating qualitative research. Guide to Qualitative Research Methods in Education, 17–33. https://doi.org/10.4135/9781483346284.n2 [1]
Belkin, B., Kuwertz, A., Fischer, S., & Beyerer, J. (2012). Requirements for an Autonomous System to be Applied in a Search and Rescue Scenario. In 2012 IEEE International Symposium on Safety, Security, and Rescue Robotics (pp. 1–6). IEEE. https://doi.org/10.1109/SSRR.2012.6387175 [2, 3]
Burns, G., Collier, R., Cornish, R., Curley, K., Freeman, A., & Spears, J. (2021). Evaluating Artificial Intelligence Methods for Use in Kill Chain Functions. [4, 5]
DeFranzo, S. (2011). What is qualitative research? Qualitative Research, 11(1), 9–22. https://doi.org/10.3316/QRJ1101009 [1]
Grooms, G. B. (2019). Artificial Intelligence Applications for Automated Battle Management Aids in Future Military Endeavors (No. Thesis). [1-3, 6-62]
INCOSE. (2015). Systems Engineering Handbook: A Guide for System Life Cycle Processes and Activities. Wiley. [63]
Johnson, B. (2017). Human-Machine Teaming for Naval Tactical Decision Making: A Systems Engineering Perspective. [23, 30]
Johnson, B., & Treadway, J. (2018). Artificial Intelligence and future warfare. The Strategy Bridge, N. pag. [23]
Jones, N.d. An overview of the DARPA dynamic battle management program. DTIC. [22]
Keller, J. (2015). Navy Picks Teams for Automated Battle Management Aid Phase 2. Military & Aerospace Electronics, 26(8), 18–19. https://doi.org/10.1002/mae.20217 [22]
McLeod, S. (2017). Qualitative Research Methods. Simply Psychology. https://www.simplypsychology.org/qualitative-research.html [1]
Mukherjee, T. (2018). Securing the maritime commons: The role of artificial intelligence in naval operations. Occasional Papers, 162. [64-85]
Richardson, J. M. (2018). A Design for Maintaining Maritime Superiority, Version 2.0. Chief of Naval Operations. [26]
Soller, A., & Morrison, J. G. (2008). Designing and evaluating automated decision aids: A framework for ecological evaluation. [24]
Sutton, J., & Austin, Z. (2015). – Qualitative and Quantitative Research: A Critical Analysis of the Two Approaches. International Journal of Business and Management Invention, 4(7), 50–56. [1]
Van Creveld, M. (1985). Command in War. Harvard University Press. [21]
Williams, J. (2018). Naval operations and technology, 1914-present. Naval Institute Press. [42]
Dr. Lee Willett in derlediği birMakalede, Batı donanmalarındaki İNSANSIZ SUALTI ARAÇLARININ hem kendileri için hem silah, hem de tehdit olarak önemi ele alınıyor.
İçerikte derlendiği üzere ;
Özetle:
İnsansız su altı araçları (İSA’lar), Batılı donanmalar için hem savunma hem de saldırı yetenekleri sunan vazgeçilmez araçlar haline gelmiştir. Başlangıçta mayın tespit ve etkisiz hale getirme (MTET) için tasarlanan İSA’lar, zamanla denizaltı savaşı (DS) ve deniz tabanı savaşı gibi görevleri de üstlenmiştir. İngiltere Kraliyet Donanması’nın son zamanlarda MTET operasyonları için İSA’larla donatılmış RFA STIRLING CASTLE gemisini satın alması, bu teknolojilerin artan önemini vurgulamaktadır.
İSA’lar, mayın tespiti ve denizaltı avlama gibi savunma yetenekleri sunarken, aynı zamanda Batılı donanmaların kendi denizaltılarının güvenliği için de bir tehdit oluşturmakta. ABD Donanması, düşmanların olası tehditlerine karşı İSA’lar için gizli mayın döşeme operasyonları gibi saldırı yetenekleri geliştirmektedir. Ancak mürettebatlı ve mürettebatsız sistemlerin entegrasyonu, dikkatli planlama ve komuta-kontrol mimarilerinin geliştirilmesini gerektirmekte.
Düşman denizaltılarının artan sofistikeliği ve sessizliği, İSA’larının konuşlandırılmasıyla birlikte, Batılı donanmalar için zorlu bir ortam yaratmıştır. İSA’lar, DS engelleri oluşturmak ve deniz tabanı savunmalarına karşı saldırı operasyonları yürütmek için kullanılabilir. Ancak bu teknolojilerin etkili bir şekilde kullanılması, konuşlandırma, mürettebatlı platformlarla koordinasyon ve komuta-kontrol gibi faktörlerin dikkatli bir şekilde değerlendirilmesini gerektiriyor.
Örneğin, İSA’lar, Grönland-İzlanda-Birleşik Krallık Açığı gibi önemli boğazlarda varlık göstererek geleneksel DS kavramlarını desteklemek için ağırlık sağlayabilir. Bu, düşman teknelerinin bu tür boğazlardan geçmeye çalışmasını tespit etmek, taciz etmek ve potansiyel olarak saldırmak için yetenek sunar. Ayrıca, yeni DS ortamında İSA’lar, saldırı operasyonlarında da kilit roller oynayabilir. Ancak Batı donanmaların düşman denizaltı üslerine doğru ilerlemeye çalışmaları, deniz tabanı sensörleri, denizaltılar, yüzey gemileri ve deniz havacılığının katmanlı bir yanıt olarak konuşlandırılmasıyla karşı karşıya kalacaktır.
Bu mücadele ortamında etkili bir şekilde çalışmak için Batılı kuvvetlerin deniz tabanı savunmalarını bastırma stratejileri geliştirmesi gerekmektedir. Bu, İSA’ları deniz tabanı sensörleri gibi deniz tabanı altyapısına saldırmak, deniz tabanı sensörlerini karıştırmak için yanıltıcılar ve jammerler kullanmak ve kendi denizaltı operasyonlarını korumak için kullanmayı içerir. Bu zorluklar ise, dikkatli planlama, koordinasyon ve etkili komuta-kontrol sistemlerinin geliştirilmesini gerekli kılacaktır.
Cumhuriyet yürüyüşlerinde stadyumlarda mitinglerde binlerce insan bu sloganı haykırdı ve haykırıyor …Böylece daha ziyade mevcut ortama yönetime Mustafa Kemal’e öykünülerek ve sığınarak tepkiler gündeme getiriliyor..
Ancak esas konu ebedi önderimizin ne derece anlaşılabildiği ve özümsenebildiği… Örneğin birileri Cumhuriyetin her türlü nimetinden yararlanıp imkan ve çıkarlarını diğer yurttaşların istismarı pahasına büyütürken bir yandan da Mustafa Kemal konu olunca onun yeri başka diyebiliyor ve sureti Haktan Mustafa Kemal’in askeriyim diyebiliyor.. ve hatta başkaları olduğu kadar kendini dahi buna inandırabiliyor.. Ülke aleyhine her türlü eylemini yolun başında bir süreliğine yere bırakarak Atanın huzuruna çıkıp saygı duruşunda dahi bulunabiliyor.. Bu sloganı haykırabilmek için önce onu HAK ETMEK lazım..
Nasıl mı ?
Öncelikle ebedi önderimizin Fİkir ve ideallerini tam olarak anlamaya ve özümsemeye çalışmakla… Kaç kişi NUTKUN tamamını okumuş ve liderin düşünce ve ideallerini yeterince anlamıştır ..
Sonra da gösterdiği hedefleri ve onlara ulaşma yollarını kendi yaşamında ve çevresinde mütevazi de olsa ömür boyu uygulamak gerekir.. Köyünde bir okul açmak… muasır medeniyetler yolunda bir kitap yazmak Dernek faaliyetleri ile ona hizmet etmek.. Niyet ve gayret olunca muhakkak bir yol bulunacaktır.
İşte o zaman gurur ve Gönül ferahlığı ile Mustafa Kemal’in askeriyim demek hakkınızdır.. Aksi takdirde bu haykırmalar, mevcut düzene tepkiler ve hamaset Duygu boşalmalarından öteye geçemez …
Dr. Lee Willett in derlediği birMakalede, Batı donanmalarındaki SENTETIK EĞITIME artan bağımlılığı, teknolojik gelişmeler ve operasyonel talepler doğrultusunda ele almaktadır.
Içerikte derlendiği üzere ;
Birleşik Krallık Kraliyet Donanması (RN) ve ABD Donanması (USN) gibi donanmalar, savaş hazırlığını sürdürmek için simüle edilmiş eğitimi canlı tatbikatlarla entegre etmeye odaklanmaktadır. Sentetik eğitim, deniz kuvvetlerinin, insansız araçlar ve hipersonik füzeler gibi yeni teknolojileri ve yüksek yoğunluklu koşulları canlı senaryolarda simüle etmesini sağlar.
Örneğin, İngiliz RN, operasyonel görevlerle eğitimi dengelemeye çalışmakta ve denizdeki varlıklarını %60’tan %80’e çıkarmayı hedeflemektedir. Bu değişim, Rusya-Ukrayna savaşı gibi küresel deniz rekabeti ve çatışmalarının artan operasyonel hazırlık talepleri doğrultusunda kritik öneme sahiptir. Sentetik eğitim teknolojileri, deniz operasyonları sırasında gerçek zamanlı eğitim sağlar ve ek gemi veya uçak gibi fiziksel kaynaklara olan ihtiyacı azaltır.
Sentetik eğitimin rolü, sadece bireysel beceri gelişimiyle sınırlı değildir; aynı zamanda ortak ve çok uluslu operasyonları da destekler. Bununla birlikte, hassas verilerin paylaşımı gibi güvenlik kaygıları, çok uluslu simülasyonlarda zorluklar yaratabilir. Yine de sentetik sistemler, deniz kuvvetlerinin karmaşık operasyonları prova etmelerine, taktikleri geliştirmelerine ve yeni tehditlere yanıt vermelerine olanak tanıyarak esneklik sağlar. Ancak bazı liderler, özellikle müttefik donanmalar arasındaki operasyonel birlikte çalışabilirlik için gerçek dünyada, canlı eğitimin hala vazgeçilmez olduğunu savunmaktadır.
Sonuç olarak, makale, sentetik ve canlı eğitim arasındaki en iyi dengeyi bulmanın modern deniz kuvvetleri için büyük bir zorluk olduğunu vurgulamaktadır. Sentetik teknolojilerin entegrasyonunu artırarak, donanmalar operasyonel sonuçları iyileştirebilir, yüksek yoğunluklu çatışmalara daha iyi hazırlık yapabilir ve filoların hazırlık durumunu en üst düzeye çıkarabilir.
Daha önceki yazılarımdasavaş gemilerinde entegre güç sisteminin önemi tasarımı ve uygulama şekli hakkında bilgi vermeye çalışmıştım. Sistemin güncelliği ve avantajları yine bu yazılarda açıklanmaya çalışıldı.Bu kez bu sistemlerin Çin Bahriyesinde rolü ve önemi hakkında bir makale yayınlandı
Yazar STEPHEN CHEN in özetle şu noktaları vurguluyor ;
Çin donanmasının baş proje bilim insanı Tümamiral Ma Weiming, Çin’in DC teknolojisinin rakiplerinden en az bir nesil önde olduğunu savunuyor. Batılı donanmaların kullandığı alternatif akım (AC) sistemlerinin aksine, DC sistemleri daha kararlı ve verimli bir güç kaynağı sunduğunu ve jeneratör koordinasyonu için daha az gereksinim duyulduğunu belirtiyor. Sistem modern savaş gemilerinin, itme, iletişim, navigasyon ve silah sistemleri gibi birleşik bir güç sistemi kullanarak çalışması için hayati önem taşımakta.
DC tabanlı IPS’nin geliştirilmesi, insan ve rüzgar gücünden buharlı güce, ardından içten yanmalı motorlar, gaz türbinleri ve nükleer güce geçişleri izleyen deniz gücünde önemli bir devrimi işaret ediyor. Çin donanmasının DC teknolojisini benimsemesi, Amerika Birleşik Devletleri ve Britanya’nın en yeni savaş gemilerinde AC tabanlı IPS’yi tercih ettiği teknik yollardan sapmaktadır. Ancak bu AC sistemleri, ciddi operasyonel sorunlarla karşılaşarak maliyetli arızalara ve operasyonel aksamalara yol açacağı öngörülüyor.
Örneğin, Britanya’nın Type 45 destroyerleri ve Amerika’nın Zumwalt sınıfı destroyerleri, her ikisi de orta voltaj AC IPS teknolojisini kullanmakta olup, ciddi sorunlar yaşıyor. Britanya Savunma Bakanlığına göre, Type 45 destroyerlerinde “tam elektrik kesintilerinin yaygın” ve 2021 yılı itibariyle sadece bir gemi operasyonel kalmış durumda. Benzer şekilde, ABD Donanması’nın gemisi USS Zumwalt, 2016’da Panama Kanalı’ndan geçerken tamamen güç kaybetmiş ve hizmete sadece iki gemi girdikten sonra tüm program iptal edilmiştir.
Çin donanmasının en son uçak gemisi FUJIAN, bu teknolojiyi elektromanyetik katapult gibi gelişmiş sistemleri desteklemek için kullanmaktadır. Çin’in DC tabanlı IPS’nin sağladığı stratejik avantajı, özellikle gelecekteki deniz savaşlarında kilit bir rol oynaması beklenen ray topları ve lazer topları gibi yüksek enerjili silahlar alanında öne çıkarmaktadır.
Çin donanmasının DC teknolojisindeki ilerlemeleri sadece askeri uygulamalarla sınırlı değildir. Ma’nın ekibine göre Çin, yeni enerji gemileri, elektrikli ve hibrit uçaklar, raylı taşımacılık ve açık deniz enerjisi gibi sivil alanlarda da IPS teknolojisinin kullanımını teşvik etmektedir.
ATDI FİRMASI tarafından 10 Eylül 2024 tarihinde gerçekleştirilecek olan webinar, EMS (Elektromanyetik Spektrum) yerelleştirmesi ve karıştırma ağı otomasyonu üzerine odaklanarak otomatik karşı-drone görev planlamasını ele alacak.
Gerçek zamanlı görev planlaması, hedefleme ve yerelleştirme için gelişmiş sinyal istihbaratının yanı sıra, karşı-drone operasyonlarına dair konular işlenecek. Etkinlikte, savunma operasyonlarında kritik ağları optimize etmek ve otomatikleştirmek için ICS Monitoring SDRN Control, HTZ Warfare ve HTZ Web API gibi ATDI’nin spektrum yönetim çözümleri vurgulanacak. Katılımcılar, modern savaşta bu teknolojilerin entegrasyonu ve otomasyonu hakkında bilgi edinecekler.
Bu ALANDA çalışan yada ilgi duyan meslektaşlarımızın bunu fırsatı kaçırmamalarını öneriyorum.Firma spesifik olsa da genel anlamda da önemli bilgiler içereceği kanısındayım.
Parkwind ve MJR Power & Automation şirketi, enerji sektörü dönüm noktası olacak bir adım attı.
Belçika’nın Kuzey Denizi’ndeki Nobelwind rüzgar çiftliğine dünyanın ilk açık deniz yeşil enerji şarj istasyonunu kurarak, deniz taşımacılığında sürdürülebilirliğe önemli bir katkı sağlayacaklar. Bu yenilikçi sistem, bakım gemilerinin, rüzgar enerjisiyle çalışan elektrikle şarj edilmesini mümkün kılarak, fosil yakıt tüketimini ve dolayısıyla sera gazı emisyonlarını büyük ölçüde azaltmayı hedefliyor.
Sistem, farklı boyutlardaki gemilere uyum sağlayabilmek için 2 MW’lık mürettebat transfer gemileri (CTV) ve 8 MW’lık servis operasyon gemileri (SOV) için tasarlanmış. Başarılı denemeler, sistemin güvenilir ve etkili bir şekilde çalıştığını gösterdi. Özellikle eller serbest bağlantı ve gelişmiş güvenlik özellikleri, operasyonel kolaylık sağlarken riskleri minimize ediyor.
Bu projenin öne çıkan özelliklerinden biri, deniz tabanına ihtiyaç duymadan yüzen bir platform üzerinde kurulmuş olması. Bu sayede, geleneksel yöntemlere göre daha düşük maliyetle ve daha hızlı bir şekilde kurulum gerçekleştirilebiliyor. Ayrıca, bakım ve onarım işlemleri de kolaylaştırılıyor.
Bu proje, deniz taşımacılığının geleceği için önemli bir adım olup, sektörün yeşil dönüşümüne öncülük ediyor.
Uzay Savaş Alanına Dönüşüyor: Fırsatlar ve Tehditler
Avrupa’da düzenlenen savunma sanayi fuarı EUROSATORY 2024’TE düzenlenen bir panelde, uzayın modern savaştaki giderek artan önemi, uydu teknolojisindeki gelişmeler ve Çin ve Rusya gibi rakiplerden kaynaklanan tehditlerin artması ele alındı.
Uzay artık savaş alanının önemli bir parçası haline geldi. Ukrayna savaşında Starlink gibi yeteneklerin rolü bunu kanıtlıyor. Ancak durum henüz işin başı. Uzay, gözetleme, navigasyon ve iletişimde yeni fırsatlar sunarken, aynı zamanda artan bir çatışma riski de barındırıyor.
Panelde, savunma şirketi Electro Optic Systems (EOS) sponsorluğunda “Yeni Savaş Alanı: Uzay Savunması ve Askeri Harekatların Geleceği” başlığıyla bir oturum gerçekleştirildi.
Uydu iletişim sağlayıcısı Intelsat’ın Küresel Hükümet ve Uydu Hizmetleri Başkan Yardımcısı Rory Welch, son yıllarda uzayın modern savaştaki öneminin arttığını ve askeri uygulamaların bu alanda nasıl evrimleştiğini ve hassasiyetin önemini vurguladı.
Welch, “Bu yetenekler, güç kullanımında, uzaktan algılamada, neler olup bittiğinin farkında olmakta, karar vermede ve hatta operasyonları yönetmek için hava durumu tahminleri gibi alanlarda yaygın olarak kullanılıyor” dedi.
Uzay Uygulamalarının Evrimi
Welch, uydu konumlarından yörünge içi hizmetlere kadar yeteneklerin çoğalmasıyla bunun hızlandığını belirtti. Özellikle STARLINK, son dönemde hızlı büyüyen ticari yeteneklere örnek teşkil ediyor.
Batılı ülkeler ve müttefikleri için uzayda şüphesiz fırsatlar olsa da, artan tehlikeler de var. Welch, “Çok güçlü radyo frekansı paraziti, siber saldırılar ve hatta karşı uzay silahları” konusuna dikkat çekiyor.
Fransa’nın havacılık, uzay ve savunma araştırma laboratuvarı ONERA’da Uzay ve Savunma için Gözetleme Sistemleri araştırma başkanı Pierre-Emmanuel Haensler, uzaydaki birçok faaliyetin çift taraflı doğasına dikkat çekerek yeteneklerin değerlendirilmesini zorlaştırdığını belirtti.
Örneğin Haensler, onarım, bakım ve uyduların kullanım ömrünü uzatma gibi faaliyetleri içeren ve daha az enkaz oluşumu ile sonuçlanabilecek yörünge içi servislere dikkat çekti. Bu durum ve yetenekler çeşitli askeri faaliyetlerde kullanılabilir.
EOS kurucusu ve yenilikçi sorumlusu Ben Greene, uzay fırlatma maliyetlerinin son 25 yılda kilogram başına 100 kat düştüğünü vurguladı.
Veri İşleme ve Entegre Etmedeki Zorluklar
Greene, artan sayıda sensörden uzaydan daha fazla veri gelmesini beklediğini söyledi. Ancak asıl zorluk uzayda değil, yerde:
“Bize gelen veri yığınlarını nasıl entegre edeceğiz ve bunları taktiksel açıdan anlamlı bir şekilde hareket etmek için yeterince hızlı ve etkili bir şekilde nasıl işleyeceğiz?”
Uzayın giderek daha erişilebilir olması, bir dizi ülkenin yeni uzay yetenekleri geliştirmesi veya mevcut yeteneklerini genişletmesiyle yayılma konusunda bariz sonuçlar doğuruyor. Ancak bu durum, uzayda artan parazitlerle bağlantılı ve “çevrenin değişkenliği dramatik bir şekilde değişti” diyor Greene.
Çin ve Rusya, ABD ve müttefiklerinin tüm alanlardaki en büyük rakipleri. Ancak uzay alanındaki davranışları açısından bu iki güç arasında önemli farklılıklar var.
Birleşik Krallık merkezli savunma ve güvenlik düşünce kuruluşu Royal United Services Institute’de (RUSI) araştırma görevlisi ve uzay güvenliği politika lideri Juliana Suess, Çin’in yıllardır uzay yeteneklerine sürekli yatırım yaptığını söyledi.