Fani bedeni ile aramızdan ayrılışından bu yana 86 yıl geçmiş bulunuyor.
Doğduğu günden son anına kadar sadece ülkesini ve onun geleceğini düşünen. Bu uğurda bitmeyen tükenmeyen askeri savaşlar, yetmezmiş gibi yurtiçi hainlerle süregelen mücadeleler ve devrimlerle dolu yüce bir ömür..
Yaşadığı zamanın çok ötesine taşan vizyonu ile bizlere gelecekte de rehberlik edecek birçok ilkeler bıraktı arkasinda..Hatta neler olabileceğini dahi öngördü sevgili Ülkesine.
Muasır medeniyetlere yetişme yolunda ülkemiz önemli kilometre taşlarını geride bıraktı.. Kuruluş dönemindeki koşullardan çok daha ileri noktalara eriştik. Ne yazık ki her konuda olduğu gibi diğer bazılarında da acı verecek şekilde öngörüleri gerçeğe dönüştü ve dönüşmekte. Ama büyük Önder öngörülerine karşı bizlere ne yapmak gerektiğini de açıkladı. Sahipsiz bırakmadı.
Kuşkusuz bu ilerlemeler onun ilkelerini ideallerini benimsemiş çoğunluğun eserleri. Sorulduğu zaman yurttaşların neredeyse yüzde 80 çoğunluğu katıksız Atatürkçü olduğunu dile getiriyor. Ancak bazıları şöyle bir ayrımla Bunu ifade ediyor; “şunlar ,bunlar hakkında inançlarım fikirlerim böyle.. Ama Atatürk başka ona katıksız bağlıyım”.
Bu bağlılığın ölçüsü nedir? Ülkeyi kişisel ikbal bakımından sonsuz ve maliyetsiz bir kaynak olarak görüyor..yarattığı, getirdiği her türlü nimeti, vatan topraklarını bu yolda sonuna kadar kullanmayı istiyor.. Ancak….. Atatürk’e gelince “onun yeri başka” oluyor.
Bu ikisi aynı düşünce yapısı içinde nasıl bağdaştırılabiliyor ve meşrulaştırılabiliyor? Kişisel olarak henüz idrak edemediğim bir konudur.
Bulunduğumuz noktadan muasır medeniyetlere erişme yolunda yolculuğumuza devam edebilmek için nasıl bir rota üzerinde olmalıyız?
Gerçek Mustafa Kemal askerlerinin nasıl davranması gerektiği hakkında 29 Ekim tarihli yazımda kısaca değinmiştim.
Hatırlatmak istersem,
“ 4. Mustafa Kemale giderek artan sevgi ve ilgi onun düşünce ve değer düzeyini artık gerçek anlamda idrak edip benimsemeye başladığımızı ortaya koyuyor. Kara bulutların dağılmasını sağlayabilmek ve koyu sorunlarımızı çözmemizi sağlayacak bundan daha esaslı bir kılavuz ne olabilir? Ondan şimdiye kadar yeterince yararlanamayıp raflarda tozlanmasına izin verdiysek şimdi tekrar aşağı indirip sayfalarını özenle okumanın ve anlamaya çalışmanın tam zamanıdır…
5.Bayatlamaya başlamış ya da klişeleşmiş duygusal ve hamaset söylemlerini, bedbin ve bezgin yorumları bir tarafa bırakmalıyız. Örselenmiş Cesaret ve gücümüze tekrar sahip çıkmalıyız.
6.Mustafa Kemal’in gerçek askerlerine şimdi düşen görev; hepsinin kendi çapında kendi etki çevresinde liderimizin bıraktığı yerden ve onun ilkeleri doğrultusunda katkılar yapmaya tavizsiz devam etmesidir.
Bunu sık sık ve içtenlikle kendimize sormalıyız;
Ben ne yapabilirim? ne yapıyorum? ”.
Cumhuriyetin ilk nesil öğremenlerinden bir anne ve babanın evladı olarak bunu hep sormaktayım.
MUSTAFA KEMALİ UNUTMAYALIM VE DAHA ÖNEMLİSİ ;
UNUTTURMAYALIM..