Bir süre önce sizlere DENİZ KUVVETLERİ TEKNOLOJİLERİ üzerine bir anket yayınlamış ne katılımlarınızı rica etmiştim.
Bugün sizlerle bu anketin sonuçlarını paylaşacağım.
Yayımladığım ortamlar :
Facebook
Deniz harb okulu ve lisesi mezunları ( grup – 1500 üye)
Deniz kuvvetleri Komutanlığı ( gurup – 4800 üye )
Link edin
( Bağlantılarım – 254 kişi)
Ankete katılanlar : 17 kişi
CEVAPLAR :
(EN YÜKSEK OY ALMIŞ ŞIKKA GÖRE)
1.Deniz Kuvvetlerine ilişkin teknolojiler sizin ne kadar ilginizi çekmektedir
Yakın ilgi duyuyor,araştırıyor ve izliyorum ( 12 / 17 – %70 )
2.Bu teknolojilerin hangisine en çok ilgi duymaktasınız
Modern silah sistemleri ( 6/17 – % 35 )
3.Halen çalışmakta olduğunuz iş alanında bunlardan uygulanmakta olanı var mıdır
Evet ( 8/17 – %47 )
4. Bahriyede teknoloji konularını kapsayan yayımlardan en çok hangi türü ilginizi çekmekte
Makaleler ( 9/17 – % 53 )
Kendi kişisel değerlendirmem
Yayınladığım ortamlardaki kişi sayıları dikkate alınırsa katılımın son derece düşük olduğunu göstermekte .Meslekte uzun süre hizmet etmiş bir mühendis olarak bunun üzücü ve hayal kırıklığı oluşturan bir durum olduğunu ifade etmeliyim. Buna karşın ankete katılan, değer veren ve zaman ayıran 17 arkadaşıma içtenlikle teşekkür ediyorum.. sağ olun.. öte yandan 85 milyonluk ülkemizin çok önemli sorunlarına değinen anketlerin de sadece 1.500 – 2.000 örnekleme ile yapıldığını da biliyoruz..
Ben şahsen kendi çapımda bundan sonraki yazılarımda bu sonuçlara özen göstermeye çalışacağım..
Deniz Kuvvetleri teknolojilerine ilginin giderek daha da artacağı ümit ve dileğiyle…
Küresel ticaret ve taşımacılığın temel taşı olan denizcilik endüstrisi, çevresel ayak izini azaltma ve giderek daha katı emisyon düzenlemelerine uyma konusunda artan bir baskıyla karşı karşıyadır. Bu durum, daha fazla sürdürülebilirlik ve verimlilik elde etme amacıyla deniz tahrik sistemlerinde yeni inovasyon dalgalarını tetiklemektedir. Burada, alandaki en son trendleri ve inovasyonları ele alarak, sektörü nasıl dönüştürdüklerini ve daha yeşil bir geleceğe doğru nasıl ilerlettiklerine özetle bakacağız..
Geleneksel Tahrik Sistemleri: Temel
Başta dizel-elektrik tahrik ve gaz türbini motorları olmak üzere geleneksel tahrik sistemleri, uzun süredir denizcilik alanına hakim olmuştur. Dizel-elektrik tahrik, geminin pervanelerini çalıştıran elektrik motorlarına güç sağlamak için dizel motorları kullanır. Bu sistem mükemmel yakıt verimliliği, daha düşük işletme maliyetleri ve daha da önemlisi, askeri uygulamalarda gizlilik için çok önemli olan sessiz çalışma sunar. Denizaltılar, destek gemileri ve birçok modern fırkateyn, tahrik ihtiyaçları için bu teknolojiye güvenir.
Öte yandan, gaz türbini motorları, türbinleri çalıştıran yüksek hızlı egzoz gazları oluşturmak için yakıtı yakarak çalışır ve muazzam güç üretir. Bu sistem, hız ve çeviklik gerektiren muhripler ve uçak gemileri için uygun hale getiren hızlı ivmelenme ve yüksek güç-ağırlık oranıyla bilinir. Ancak önemli bir dezavantajı, dizel motorlara kıyasla daha yüksek yakıt tüketimleri ve sınırlı verimlilik. Bu ise daha sürdürülebilir alternatiflerin araştırılmasını gerektirmekte.
Hibrit Tahrik Sistemlerinin Yükselişi: Geçiş Boşluğunun Kapatılması
Hibrit tahrik sistemleri sürdürülebilirliğe doğru atılmış önemli bir adımı temsil eder. Geleneksel motorları elektrikli tahrikle birleştirerek esnek ve verimli bir yaklaşım sunarlar. Bu sistemler, yakıttan tasarruf etmek ve gürültüyü en aza indirmek için düşük hızlı operasyonlarda elektrikli tahrik kullanarak ve daha yüksek hızlar gerektiğinde sorunsuz bir şekilde geleneksel motorlara geçerek farklı enerji modlarında çalışabilirler. Bu çok yönlülük, azaltılmış çevresel ayak izleriyle birleştiğinde, modern deniz filoları arasında hibrit sistemlerin daha fazla benimsenmesine yol açmıştır.
Nükleer Tahrikte Gelişmeler: Genişletilmiş Operasyonlara Güç Vermek
Nükleer tahrik, verimlilik ve operasyonel menzil sınırlarını zorlayarak önemli bir gelişme kaydetmiştir. Nükleer reaksiyonlardan yararlanan bu sistemler, gemilerin yakıt ikmali yapmadan uzun süre çalışmasını sağlayan muazzam miktarda enerji üretir. Son yenilikler arasında, güvenliği artıran ve daha esnek konuşlandırmaya olanak tanıyan daha küçük, modüler reaktör tasarımları yer almaktadır. Bu gelişmeler, daha uzun operasyon süresi, daha sessiz çalışma nedeniyle gelişmiş gizli yetenekler ve çeşitli yerleşik sistemlere güç sağlamak için daha fazla enerji çıkışına dönüşmektedir. Nükleer tahrik öncelikle denizaltılar ve uçak gemileri gibi askeri uygulamalarda kullanılmakla birlikte, büyük ticari gemilerden kaynaklanan emisyonları azaltma potansiyeli de aktüel olarak tartışılmaktadır.
Elektrikli Tahrik: Daha Temiz Bir Geleceği Kucaklama
Elektrikli tahrik teknolojileri, daha temiz bir denizcilik endüstrisine doğru önemli bir geçişi işaret etmektedir. Bu sistemler, geleneksel yakıtlara olan bağımlılığı azaltan ve çevresel etkiyi en aza indiren çeşitli enerji kaynaklarıyla çalışan elektrik motorlarına dayanmaktadır. Entegre Elektrik Tahrik (IEP), modern muhriplerde ve uçak gemilerinde yaygın olarak bulunan önemli bir örnektir. IEP, hem tahrik hem de yerleşik sistemler için elektrik enerjisini verimli bir şekilde yöneterek performansı ve çok yönlülüğü optimize eder. Konu üzerinde daha detaylı bilgi için önceki yazılarımabakabilirsiniz..
Bir diğer önemli yenilik ise Kalıcı Mıknatıslı Motorların (PMM’ler) kullanılmasıdır. Bu kompakt ve hafif motorlar, enerji tasarrufunu ve gemi performansını artırmak için yüksek verimli mıknatıslardan yararlanır.
Elektrikli tahrik ortamına ek olarak, yan ürün olarak yalnızca su buharı üreten motorlara güç sağlamak için hidrojeni elektriğe dönüştüren hidrojen yakıt hücrelerinin yükselişi de söz konusudur. Yakıt hücresi verimliliğindeki, hidrojen depolama çözümlerindeki ve hidrojeni pillerle birleştiren hibrit sistemlerdeki gelişmeler, bu teknolojiyi feribotlar, kargo gemileri ve deniz gemileri gibi gemiler için giderek daha cazip hale getiriyor.
Alternatif Yakıtlar ve Biyoenerji Çözümleri: Sürdürülebilir Bir Rota Çizmek
Alternatif yakıtlar ve biyoenerji çözümleri, denizcilik endüstrisinde sürdürülebilirlik hamlesinin ön saflarında yer almaktadır. Bu alternatifler, geleneksel fosil yakıtların yerini almak veya tamamlamak için tasarlanmış bir dizi yenilenebilir kaynağı içerir.
Yosun ve tarımsal atık gibi organik malzemelerden elde edilen biyoyakıtlar, operasyonel verimlilikten ödün vermeden karbon ayak izlerini azaltmanın bir yolunu sunmaktadır. Petrol dışı hammaddelerden çeşitli kimyasal işlemlerle üretilen sentetik yakıtlar, sürdürülebilirliği artırırken geleneksel yakıt özelliklerini taklit ettikleri için bir başka umut vadeden seçenektir. Ve sonra, yanma sırasında sıfır emisyona ulaşma potansiyeliyle ilgi gören hidrojen yakıtı var.
Bu daha temiz alternatiflere geçiş, deniz ve ticari gemilerin uzun vadeli sürdürülebilirliği için çok önemlidir. Enerji kaynaklarını çeşitlendirerek, endüstri uçucu fosil yakıt piyasalarına olan bağımlılığını azaltarak daha fazla enerji güvenliğine katkıda bulunabilir. Ancak, bu yeşil yakıtların bulunabilirliği, ölçeklenebilirliği, düzenlemeleri ve fiyatlandırması açısından zorluklar devam etmektedir.
Büyüleyici bir yeniden canlanmada, rüzgar destekli tahrik, bazen en eski çözümlerin en etkili olabileceğini göstererek denizcilik endüstrisinde geri dönüş yapıyor. Rüzgar destekli tahrik, rüzgarın gücünden yararlanmak ve fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak için yelkenler, uçurtmalar, rotorlar ve kanatlar gibi teknolojileri kullanır. Bu teknoloji öncelikle yelkenli gemilerle ilişkilendirilse de, rüzgar tahrikini diğer sistemlerle birleştiren hibrit çözümler araştırılmakta ve daha sürdürülebilir nakliyeye giden bir yol sunmaktadır. Aslında, rüzgar destekli tahrikin benimsenmesi şu anda alternatif yakıtların benimsenmesini geride bırakıyor ve artan ivmesini vurguluyor.
Diğer Önemli Yenilikler: Verimliliği ve Performansı Artırmak
Yukarıda tartışılan ana trendlerin ötesinde, deniz tahrikinin geleceğini şekillendiren bir dizi başka önemli yenilik daha var:
Podlu tahrik, gövdenin dışında monte edilmiş ve bir elektrik motoru ve pervane içeren pod benzeri üniteler kullanılıyor. Bu podlar 360 derece dönebilir ve gerniş manevra kabiliyeti ve itme kontrolü sağlar. Geleneksel bir şaft, şanzıman ve dümene olan ihtiyacı ortadan kaldıran podlu tahrik, gürültüyü, titreşimi ve bakım maliyetlerini azaltarak onu yolcu gemileri, buzkıranlar, araştırma gemileri ve yatlar için ideal hale getirmekte.
Öncelikle yüksek hızlı gemilerde kullanılan bir teknik olan hava boşluğu tahriki, gövdenin altında bir hava yastığı tabakası oluşturarak sürtünme direncini azaltır. Bu, gövde ile su arasındaki teması azaltarak hızı artırır ve yakıt tüketimini ve emisyonları düşürür.
Biyomimetik tahrik, gemilerin verimliliğini, çevikliğini ve gizliliğini ve ayrıca farklı ortamlara ve koşullara uyum sağlama yeteneğini geliştirmek için suda yaşayan hayvanların doğal hareketlerinden ve mekanizmalarından ilham alınmakta. Bu yaklaşım esas olarak su altı araçları için kullanılır, ancak prensipleri daha verimli yüzey gemilerinin tasarımında da uygulanmaktadır.
Gelecek Trendleri: Akıllı ve Sürdürülebilir Bir Geleceğe Doğru Seyir
Deniz tahrikinin geleceği, sürekli inovasyon ve sürdürülebilirlik taahhüdüyle yönlendirilen olasılıklarla doludur.
İşte izlenecek bazı önemli trendler:
Güneş, rüzgar ve dalga enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonu, fosil yakıtlara olan bağımlılığı daha da azaltacak ve sektörü daha fazla enerji bağımsızlığına doğru taşıyacaktır.
Daha yüksek enerji yoğunluklarına ve daha hızlı şarj yeteneklerine sahip pil teknolojisindeki gelişmeler, elektrikli tahrik sistemlerinin menzilini ve uygulanabilirliğini artıracaktır.
Hafif kompozitler ve yüksek mukavemetli alaşımlar gibi gelişmiş malzemelerin geliştirilmesi, yakıt verimliliğini ve genel gemi performansını artıracaktır.
Otomasyon ve dijital teknolojiler, gerçek zamanlı izleme, kestirimci bakım, optimize edilmiş yakıt yönetimi, gelişmiş navigasyon ve artırılmış mürettebat güvenliğini sağlayarak dönüştürücü bir rol oynayacaktır.
Yapay zeka, yakıt tüketimini optimize edecek, bakım ihtiyaçlarını tahmin edecek ve karar verme süreçlerini geliştirecek, böylece daha verimli ve duyarlı operasyonlara yol açacaktır.
Sonuç: Daha Yeşil Bir Ufka Doğru Rota Çizmek
Denizcilik endüstrisi, tahrik sistemlerindeki bir inovasyon dalgasının yönlendirdiği önemli bir dönüşümün eşiğinde. Hibrit ve elektrikli tahrikten alternatif yakıtlara ve rüzgar destekli sistemlere kadar, bu gelişmeler daha verimli, çevre dostu ve teknolojik olarak gelişmiş bir endüstri yaratıyor. Bu yenilikleri benimsemek, yalnızca düzenleyici gereklilikleri karşılamak için değil, aynı zamanda bu hayati sektörün uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağlamak için de çok önemlidir. Endüstri daha yeşil bir geleceğe doğru ilerlerken, araştırmaya, geliştirmeye ve işbirliğine sürekli yatırım yapmak, bu dönüştürücü teknolojilerin tüm potansiyelinin kilidini açmak için kritik öneme sahip olacaktır.
Bugünlerde çevremizde sosyal medyada en çok kulağımıza çarpan ve dikkatimizi çeken 2 kelime var; YAPAY ZEKA …bu popüler deyimin anlamı ve kullanım şekilleri her gün gelişerek ve değişerek bizleri hayrete düşürmekte.. Hatta insanlığın geleceğinde çok önemli bir dönüm noktası oluşturabileceği konuşulmakta.. Akıllı telefonlar.. evler.. cihazlar.. vasıtalar konunun kapsamı içine girmiş durumda. Pekiyi.. Mesleğimiz bahriye teknolojisi bağlamında bu alanda nasıl yansımalar oluşmakta?
Bu yazıda sualin cevabı için genel bakışlı bir tur atmış olacağız.
Otonom Gemilerin Geleceği
Hayal edin: Dev bir deniz alanını devriye gezen, yapay zeka destekli sistemleri sayesinde manevraları sorunsuz şekilde koordine eden, potansiyel tehditleri tespit eden ve gerçek zamanlı olarak kritik kararlar veren bir otonom gemi filosu. Bu, bir bilim kurgu filminin sahnesi değil; yapay zekanın (AI) savaş kurallarını hızla değiştirdiği deniz savaşlarının geleceğine bir bakış.
Bu blog yazısı ile, yapay zekanın deniz işleri üzerindeki derin etkisini, uygulamalarını, faydalarını, zorluklarını ve önümüzdeki on yıllarda deniz alanını yeniden şekillendirme potansiyelini inceleyeceğiz.
Deniz Savaşlarında Yapay Zekâ Devrimi’ni Anlamak
Özel uygulamaları incelemeden önce, bu teknolojik devrimi yönlendiren temel kavramları anlamak önemlidir. En geniş anlamıyla yapay zekâ, makinelerin tipik olarak insan zekâsı gerektiren görevleri yerine getirme yeteneği anlamına gelir. Bu, deneyimlerden öğrenme, yeni bilgilere uyum sağlama ve karmaşık veri analizi temelinde karar vermeyi içerir.
Yapay zekâ, Alan Turing’in kavramı ilk kez 1930’ların ortalarında tanımladığından beri birçok abartılı döngüden geçti ve şimdi başka bir abartılı döneme geri dönüyoruz.
Yapay zekanın alanında üç kritik seviye ile karşılaşıyoruz:
Basit Yapay Zekâ: Bu seviye etkili bir şekilde otomasyon olarak işlev görür. Basit yapay zekâ, analog veya dijital işlevler aracılığıyla insanlardan daha hızlı hesaplamalar yapabilen ve bu hesaplamalar temelinde kararlar verebilen makineler anlamına gelir.
Dar Yapay Zekâ: Dar yapay zekâ, yalnızca dar veya uzmanlaşmış bir dizi etkinlik gerçekleştirmek için öğrenebilen ve kendini programlayabilen makineler anlamına gelir.
Genel Yapay Zekâ/Güçlü Yapay Zekâ: Genel yapay zekâ, güçlü yapay zekâ olarak da bilinir, insanların genellikle yapay zekâ olarak anladığı şeydir- insan zekasını taklit eden görevleri gerçekleştirebilen sistemler.
Yapay zekanın ilerlemesini iki önemli alt kümesi yönlendiriyor:
Makine Öğrenimi (Machine Learning): ML algoritmaları, bilgisayarların açık programlama olmadan veri öğrenebilmesini sağlar. Veri kümeleri içindeki kalıpları ve ilişkileri tanımlayarak ML sistemleri, belirli görevlerdeki performanslarını zaman içinde geliştirebilir. Hem dar hem de güçlü yapay zekâ, farklı derecelerde ML içerir.
Derin Öğrenme (Deep Learning): ML’nin daha uzmanlaşmış bir formu olan DL, çok katmanlı yapay sinir ağlarını büyük miktarda veriyi işlemek için kullanır. Bu katmanlı yaklaşım, DL sistemlerinin karmaşık özelliklerini çıkarmasına ve karmaşık kararlar vermesine olanak tanır, genellikle belirli alanlarda insan yeteneklerini aşar.
Yüksek Denizlerde Yapay Zekâ: Deniz Operasyonlarını Devrimleştiriyor
Yapay zekanın deniz savaşları üzerindeki etkisi, çok çeşitli uygulamalar arasında zaten hissedilir durumda:
Deniz Savaş Sistemlerinde Yapay Zekâ: Yapay zekâ, modern savaş gemilerinin beyni olan savaş yönetim sistemlerini (CMS) güçlendiriyor. Çeşitli sensörler ve kaynaklardan gelen verileri işleyerek yapay zekâ algoritmaları aşağıdakilere yardımcı olabilmekte:
Hedef Tanımlama ve Sınıflandırma: Karmaşık bir deniz ortamında dost, düşman ve tarafsız varlıklar arasında ayrım yapabilir.
Tehdit Değerlendirmesi: Potansiyel tehditleri analiz edebilir, hedefleri önceliklendirebilir ve en uygun eylem planlarını önerebilir.
Otomatikleştirilmiş Silahlı Sistemler: Hızlı ve hassas bir şekilde silahlı sistemlerin konuşlandırılmasını sağlayarak, tesadüfi hasar riskini potansiyel olarak azaltabilir.
İnsansız Deniz Araçlarında Yapay Zekâ: İnsansız yüzey araçları (USV’ler) ve insansız su altı araçları (UUV’ler) deniz operasyonlarında giderek daha yaygın hale geliyor. Yapay zekâ, bu araçlara aşağıdakilerle işlevler ile güç veriyor:
Otonom Navigasyon: Bağımsız olarak gezinmelerine, engellerden kaçınmalarına ve değişen deniz koşullarına uyum sağlamalarına olanak tanımak.
Görev Yürütme: Keşif, gözetleme veya mayın tespit gibi önceden programlanmış görevleri yerine getirmek.
Sürü Zekâ: Bir ağ bağlantılı sürü parçası olarak eylemlerini koordine etmek, güçlü bir kuvvet çarpanı oluşturmak.
Geliştirilmiş Durumsal Farkındalık İçin Yapay Zekâ: Geniş ve dinamik deniz alanında kapsamlı durum farkındalığını korumak çok önemlidir. Yapay zekâ buna katkıda bulunur:
Veri Birleştirme ve Analizi: Radar, sonar, uydu görüntüleri ve elektronik sinyal istihbaratı (ELINT) dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan gelen verilerin birleştirilmesi.
Anomali Algılama: Potansiyel tehditleri veya yasa dışı faaliyetleri gösterebilecek olağan dışı gelişmeleri saptama.
Güvenlik ve Güvenliği Artırma:
Yapay zekâ sistemleri, insan hatası ve yorgunluk riskini azaltarak daha güvenli navigasyon, daha hassas silah konuşlandırma ve daha etkili tehdit tespiti ve müdahaleye katkıda bulunabilir. Bu da, deniz personelinin güvenliğini artırabilir ve değerli varlıkları koruyabilir.
Ancak, buna rağmen, bahriyede yapay zekâ da önemli zorluklar ve hususlar sunmaktadır:
Veri Bağımlılığı ve Güvenilirlik: Yapay zekâ sistemleri, özellikle ML ve DL tabanlı olanlar, eğitim ve doğrulama için büyük, doğru ve çeşitli veri kümelerine büyük ölçüde dayanmaktadır. Karmaşık ve genellikle tahmin edilemez deniz ortamında bu tür veri kümelerini elde etmek önemli bir engel oluşturmaktadır. Ayrıca, özellikle rakiplerin veri akışlarını manipüle etmeye veya bozmaya çalışabileceği tartışmalı ortamlarda verilerin güvenilirliğini ve bütünlüğünü sağlamak çok önemlidir.
Güven ve Açıklanabilirlik: İnsan operatörleri ile yapay zekâ sistemleri arasında güven oluşturmak, başarılı entegrasyon için çok önemlidir. Bunun için:
Şeffaflık: İnsan operatörlerinin sistemin belirli bir sonuca nasıl ve neden ulaştığını anlamalarına izin veren, karar verme süreçleri hakkında fikirler sunan yapay zekâ modelleri geliştirmek.
Açıklanabilirlik: Kararlarını açıklayabilen ve tavsiyeleri için gerekçeler sunabilen, güven ve hesap verebilirliği teşvik eden yapay zekâ sistemleri oluşturmak.
Etik ve Yasal Etkiler: Savaşta yapay zekanın kullanımı, özellikle otonom silahlı sistemlerle ilgili karmaşık etik ve yasal sorular ortaya atmaktadır. Deniz yapay zekasının geliştirilmesi ve konuşlandırılması için açık kılavuzlar, uluslararası normlar ve etik çerçeveler oluşturmak, istenmeyen sonuçları önlemek ve sorumlu inovasyon sağlamak için çok önem kazanmaktadır.
Yol Haritası: Deniz Savaşlarında Yapay Zekânın Geleceği
Deniz operasyonlarına yapay zekanın entegrasyonu hala erken aşamalarındadır, ancak dönüştürücü potansiyeli tartışılmaz. Yapay zekâ teknolojileri gelişmeye devam ettikçe, aşağıdakileri görmeyi bekleyebiliriz:
Yapay Zekâ Teknolojilerinde Sürekli İlerleme: Makine öğrenimi, büyük veri analitiği ve otonom sistemler gibi alanlarda araştırma ve geliştirme, deniz uygulamaları için daha sofistike ve yetenekli yapay zekâ sistemlerine yol açacak şekilde inovasyonu yönlendirmeye devam edecektir.
Deniz Operasyonları Boyunca Yapay Zekânın Artan Entegrasyonu: Yapay zekâ muhtemelen savaş operasyonlarının ötesinde deniz savaşının çeşitli yönlerine nüfuz edecek, bunlar arasında:
Lojistik ve Bakım: Tedarik zincirlerini optimize etmek, bakım ihtiyaçlarını tahmin etmek ve deniz lojistiğinin verimliliğini artırmak.
İstihbarat Analizi: Büyük miktarda istihbarat verisini analiz etmek, kalıpları tanımlamak ve stratejik karar vermeyi desteklemek için uygulanabilir fikirler sunmak.
İnsan-Makine İş Birliği Üzerine Vurgulanması: Deniz savaşlarının geleceği muhtemelen insan uzmanlığı ve yapay zekâ yetenekleri arasında yakın bir ortaklık içerecektir. İnsan sezgi, yargı ve denetim ile yapay zekanın hızı, verimliliği ve analitik gücü arasında doğru dengeyi kurmak başarı için çok önemli olacaktır.
Sonuç: Yapay Zekâ Gücü ile Denizler ‘de dolaşmak
Yapay zekanın yükselen gelgiti, deniz alanını dönüştürüyor ve deniz savaşlarında eşi görülmemiş bir teknolojik gelişme dönemini başlatıyor. Yapay zekâ uzun süredir neredeyse kurgusal bir statüye sahip olsa da giderek gerçekte karmaşık verileri yönetmenin üstün yollarını tanımlamaktadır.
Zorluklar devam ederken, yapay zekanın gelişmiş yetenekler, iyileştirilmiş karar verme ve optimize edilmiş operasyonlar açısından potansiyel faydaları tartışılmazdır. Dünya genelindeki donanmalar bu bilinmeyen bölgeyi gezindikçe, sorumlu inovasyon, etik hususlar ve insan-makine iş birliğinin önemine bağlılık, yapay zekanın tüm potansiyelini ortaya çıkarırken risklerini azaltmak için çok önemli olacaktır. Deniz savaşlarının geleceği yapay zekanın evrimiyle iç içe geçmiştir ve bu teknolojiye hâkim olanlar, yarının yüksek denizlerinde önemli bir avantaj elde edeceklerdir.
KAYNAKÇA :
Anderson, C. (2010). Presenting and evaluating qualitative research. Guide to Qualitative Research Methods in Education, 17–33. https://doi.org/10.4135/9781483346284.n2 [1]
Belkin, B., Kuwertz, A., Fischer, S., & Beyerer, J. (2012). Requirements for an Autonomous System to be Applied in a Search and Rescue Scenario. In 2012 IEEE International Symposium on Safety, Security, and Rescue Robotics (pp. 1–6). IEEE. https://doi.org/10.1109/SSRR.2012.6387175 [2, 3]
Burns, G., Collier, R., Cornish, R., Curley, K., Freeman, A., & Spears, J. (2021). Evaluating Artificial Intelligence Methods for Use in Kill Chain Functions. [4, 5]
DeFranzo, S. (2011). What is qualitative research? Qualitative Research, 11(1), 9–22. https://doi.org/10.3316/QRJ1101009 [1]
Grooms, G. B. (2019). Artificial Intelligence Applications for Automated Battle Management Aids in Future Military Endeavors (No. Thesis). [1-3, 6-62]
INCOSE. (2015). Systems Engineering Handbook: A Guide for System Life Cycle Processes and Activities. Wiley. [63]
Johnson, B. (2017). Human-Machine Teaming for Naval Tactical Decision Making: A Systems Engineering Perspective. [23, 30]
Johnson, B., & Treadway, J. (2018). Artificial Intelligence and future warfare. The Strategy Bridge, N. pag. [23]
Jones, N.d. An overview of the DARPA dynamic battle management program. DTIC. [22]
Keller, J. (2015). Navy Picks Teams for Automated Battle Management Aid Phase 2. Military & Aerospace Electronics, 26(8), 18–19. https://doi.org/10.1002/mae.20217 [22]
McLeod, S. (2017). Qualitative Research Methods. Simply Psychology. https://www.simplypsychology.org/qualitative-research.html [1]
Mukherjee, T. (2018). Securing the maritime commons: The role of artificial intelligence in naval operations. Occasional Papers, 162. [64-85]
Richardson, J. M. (2018). A Design for Maintaining Maritime Superiority, Version 2.0. Chief of Naval Operations. [26]
Soller, A., & Morrison, J. G. (2008). Designing and evaluating automated decision aids: A framework for ecological evaluation. [24]
Sutton, J., & Austin, Z. (2015). – Qualitative and Quantitative Research: A Critical Analysis of the Two Approaches. International Journal of Business and Management Invention, 4(7), 50–56. [1]
Van Creveld, M. (1985). Command in War. Harvard University Press. [21]
Williams, J. (2018). Naval operations and technology, 1914-present. Naval Institute Press. [42]
Çok kapsamlı olan teknoloji uzayında genel bir değerlendirmeden ziyade kendi alanımızda konuya kısaca değineceğim.
Bu vesileyle Deniz Kuvvetleri teknolojileri üzerinde diğer ülkelerde olduğu gibi sosyal medya dışında bilgi ve deneyim paylaşımı ile yardımlaşmanın yapılabileceği özgün bir platformun oluşturulmasının önemine meslektaşlarımızın bir kez daha dikkatini çekmek isterim. Bu konuya daha önceki bir yazımda da değinmiştim.
Günümüzün hızla değişen dünyasında, deniz kuvvetleri çeşitli tehditler ve değişen jeopolitik gerçeklerle karakterize edilen karmaşık bir deniz ortamıyla karşı karşıyadır. Denizlerin etkin kontrolünü sağlamak ve ulusal güvenliği korumak için deniz kuvvetleri teknolojinin dönüştürücü gücünü benimsemelidir.
Modern deniz operasyonları, büyük ölçüde sofistike teknolojik gelişmelere dayanmaktadır. Radar ve sonar gibi gelişmiş sensör sistemleri, düşman hareketleri ve çevre koşulları hakkında kritik bilgi sağlar. Son teknoloji iletişim teknolojileri, gemiler, uçaklar ve denizaltılar arasında sorunsuz bir koordinasyon sağlar, gelişen durumlara hızlı ve kararlı bir yanıt vermeye olanak tanır.
Ayrıca, otomatikleştirilmiş sistemler de deniz operasyonlarında giderek daha önemli bir rol oynamaktadır. Hem havadan hem de sualtından insansız araçlar, gözetleme yeteneklerini önemli ölçüde artırır ve insan kaybı riskini azaltır. Yapay Zekâ (AI), büyük miktarda veriyi analiz ederek komutanlara gerçek zamanlı taktiksel bilgiler sağlayarak karar verme süreçlerini de devrim niteliğinde değiştiriyor.
Teknolojinin deniz kuvvetlerine entegrasyonu, muharebe yeteneklerinin ötesine de geçmekte. Gelişmiş lojistik sistemleri, optimum kaynak tahsisi ve operasyonel verimlilik sağlayarak tedarik zincirlerini kolaylaştırıyor. Ayrıca, kritik altyapıyı korumak ve hassas bilgileri korumak için siber savunma teknolojileri de kaçınılmaz hale geldi.
Ancak teknolojinin benimsenmesi, zorluklarından yoksun değil. Deniz kuvvetleri, siber saldırıları caydırmak ve hafifletmek için sağlam siber güvenlik önlemlerine yatırım yapmalıdır. Ayrıca, yapay zekanın etik ve uygun kullanımını sağlamak da önemli bir endişe olmaya devam etmektedir.
Sonuç olarak, teknoloji modern deniz kuvvetlerinin vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir. Gelişmiş istihbarat toplama ve iletişimden otomatikleştirilmiş sistemlere ve son teknoloji silahlara kadar teknoloji, deniz kuvvetlerine sürekli değişen deniz ortamında etkili bir şekilde faaliyet gösterme imkânı sunar.
Teknolojik yenilik hızlandıkça, bu gelişmeleri başarıyla benimseyen ve kaldıraç etkisinden yararlanan deniz kuvvetleri, deniz güvenliğini sağlamak ve küresel arenadaki rekabet avantajlarını korumak için en iyi konumda olacaktır.
Teknoloji alanında büyük mesafeler katetmiş olan TÜRK DENİZ KUVVETLERİNİN teknolojik başarılarının bundan sonra da artan bir ivmeyle devamı dileklerimle…
Gemi inşaat endüstrisi, inşaat süreçlerini basitleştirmek için giderek daha fazla 3D baskıya yöneliyor. Dikkat çeken bir örnek, ABD- HII’nin bir bölümü olan New port News Shipbuilding’de yaşandı. Gelecekteki ENTERPRİSE uçak gemisinin inşası sırasında, Mart 2022’de kritik bir teslim tarihi ile karşı karşıya kaldılar. Kuru havuza büyük bir omurga bloğunu taşımaları gerekiyordu, ancak iş için gerekli olan kritik bir metal bileşenin haziran sonu veya Temmuz başına kadar mevcut olmayacağı ortaya çıktı. Önemli gecikmeleri ve maliyet aşımını engellemek için New port News Shipbuilding ve Donanma, yalnızca dört ay içinde parçayı tasarlamak, onaylamak ve basmak için işbirliği yaptılar ve teslim tarihini karşıladılar.
Bu durum benzersiz olsa da hem Donanma hem de tedarikçiler, eski döküm prosedürlerine potansiyel bir çözüm olarak 3D baskıyı görüyorlar. Donanma, tedarikçi sayısının azalması nedeniyle denizaltı, uçak gemisi ve su üstü gemisi endüstri tabanlarında zorluklarla karşı karşıya. Örneğin, Virginia sınıfı saldırı denizaltıları, endüstri tabanı kısıtlamaları nedeniyle teminat konusunda sınırlamalarla karşılaşıyor.
Donanma, katkı maddesi üretimini bir yenilik olarak değil, zamanında inşaat ve onarımları geliştirmek amacıyla öngörüyor. Planları, altı ana malzemenin olgunlaştırılması, baskı makineleri ve süreçlerin kullanılmasıyla ilgili ve 2024 Mart’a kadar denizaltılarda seri üretimini ve dağıtımını mümkün kılmayı hedeflemekte.
New port News Shipbuilding, zamanında ve yüksek kaliteli dökme metal parçaları temin etmekte zorlanmıştı, çünkü işleme sırasında kusurlar ortaya çıkmaktaydı. 3D baskı, özellikle karmaşık parçalar için geliştirilmiş ve bir seferlik kalite ve maliyet tasarrufu sunuyor. Katkı maddesi üretimi, baskı makinesinin verimliliğine bağlı olarak belirli metal parçaların üretim sürelerini ortalama olarak %80 azaltabiliyor.
HII, keskin baskı teknolojisini gemi inşaat süreçlerine entegre etmek için 3D Systems ile iş birliği yapmıştır. 3D Systems ‘in bakır-nikel alaşımı, geleneksel döküm ve dövme yöntemlerine göre avantajlar sunuyor, bunlar arasında düşük döküm süreleri ve geliştirilmiş özellikler bulunur. 3D basılan parçaların hacmi artıyor olsa da bu iş birliğinde hala kullanılmamış potansiyel bulunmakta.
Teknolojik ilerlemeleri sıkı mühendislik standartlarıyla dengelemek, Donanma ve endüstri ortakları için elzemdir. Özellikle bakır-nikel ve belirli çelik alaşımları gibi malzemeler için, 3D baskının yorgunluk ve korozyon özellikleri üzerindeki etkisini anlamak için daha fazla araştırma gerekmektedir. Bununla birlikte, müşteri taleplerini karşılamak ve üretimi hızlandırmak baskısı, denizaltılar ve diğer deniz gemileri için 3D basılan parçaların benimsenmesini hızlandırıyor.
HABERİN DETAYINA aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz;
*** BENZERİ BAHRİYE TEKNOLOJİLERİNDEKİ GÜNCEL HABERLERİ En etkin kaynaklar ile www.bahriyedeteknoloji.com sitesinin HABERLER bölümünde bulabileceksiniz. Haberi Yararlı buldu iseniz lütfen diğer meslektaşlarımızla ( özellikle halen görevde olan) paylaşarak FARKINDALIK ve GELİŞMELERE katkıda bulunun. Teşekkürler…Top of Form
Bundan Önceki yazımdasavaş gemileri inşası konusunda Avrupa’nın bazı ülkelerinin nasıl bir yaklaşım yolu izlediğine ilişkin bilgiler vermiştim.
Bu yazımda değişik bir ülkenin, Avustralya’nın HUNTER sınıfı yeni firkateynlerinin inşası için BAE firması ile birlikte OSBORN/AVUSTRALYA tersanesini nasıl endüstri 4.0 yapılanmasına dönüştürdüğü hakkında bilgiler sunacağım.
2. HUNTER SINIFI FIRKATEYN PROJESİ
2.1 PROJE KAPSAMI
HUNTER sınıfı firkateyn, Avustralya Kraliyet Donanması’ndaki (RAN) Anzak sınıfının yerini almak üzere tasarlanmış, geleceğin ağır firkateyn sınıfıdır. İnşaatı 2022’de başlayan 9 gemilik seride ilk geminin 2031’de hizmete girmesi bekleniyor. Gelecek Firkateyn Programı fikri, Avustralya’nın denizaltı karşıtı savaşa odaklanan daha büyük firkateynler edinme niyetini özetleyen 2009 Savunma Beyaz Kitabından kaynaklandı.
Avustralya hükümeti, Gelecek Firkateyn Programını üç yıl hızlandıran ve Güney Avustralya’da sürekli bir kara inşa programı başlatan, 89 milyar dolarlık bir gemi inşa planını duyurdu. Rekabetçi bir değerlendirme süreci gerçekleştirildi ve Haziran 2018’de kazanan tasarım olarak BAE Systems Type 26 firkateyni seçildi. Programın 35 milyar AU$’ın üzerinde bir maliyete sahip olması ve doğrudan 2.000’den fazla iş yaratması bekleniyor.
BAE Systems Maritime Australia, gemileri, Küresel Savaş Gemisi (GCS) temel tasarımından ve Birleşik Krallık Kraliyet Donanması için şu anda Glasgow’da yapım aşamasında olan Type 26 referans gemisinden türetilen bir tasarım üzerine inşa ediyor.
2.2 HUNTER SINIFININ Genel özellikleri
Displacement : 10,000 t (9,800 long tons) full load displacement[4]
Length : 149.9 m (491 ft 10 in)
Beam . 20.8 m (68 ft 3 in)[6]
Propulsion : CODLOG configuration
o 1 × Rolls-Royce MT30 gas turbine
o 4 × MTU Type 20V 4000 M53B high-speed diesel generators
o 2 × electric motors
Speed : 27+ knots
Range : 7,000 nmi (13,000 km; 8,100 mi) in electric motor drive[3]
Complement : 180 personnel, with accommodation for 208
3.1 2017 yılında kurulan Australian Naval Infrastructure Pty Ltd (ANI), bir Devlet Ticari Teşebbüsüdür. ANI’nin ortak hissedarları, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanıdır.
3.2 Eski adı Techport olan Osborne Naval Shipyard, 1987’de kuruldu ve şu anda iki tersaneden oluşuyor. Osborne South, büyük yüzey muhariplerinin inşasını sağlar ve Osborne North, denizaltıların bakımını gerçekleştirir.
3.3 ANI’nin birincil amacı, altyapı ve ilgili tesislerin sahibi, geliştiricisi ve yöneticisi olarak Commonwealth’in sürekli deniz gemi inşa programını desteklemektir. ANI ayrıca, gemi inşa programının tüm yönlerinin sağlanmasına yönelik entegre ve koordineli bir yaklaşım sağlamak için erişim sağlamak ve altyapıyı verimli ve etkin bir şekilde yönetmekle görevlidir.
Osborne North’ta satın alınan veya kiralanan arazi ve binalar, AUKUS anlaşması kapsamında nükleer enerjiyle çalışan denizaltı programını desteklemek için yeni bir denizaltı inşaat sahasının geliştirilmesine yöneliktir.
3.4 ANI, 2017 yılında önemli bir genişleme ve modernizasyon programı uyguladı.
Program, yeni gemi inşa hollerinin ve son teknoloji fabrika ve ekipmanların tasarımını, inşasını ve kurulumunu kapsayan Güney Osborne’daki genişleme ile başladı.2020’nin ikinci yarısında kiracı BAE Systems Maritime Australia ‘ya teslim edildi.
Güney tersanede mevcut altyapının modernizasyonu da 2020 yılında, bir atölyenin boru imalat salonuna dönüştürülmesini içeren ilk yükseltme ile başladı.
3.5 ORTAK KULLANIM ALTYAPI
140T mobil vinçleri ve 864T brüt araç yükünü destekleyebilen 213m uzunluğunda x 20m genişliğinde bir iskele
Birkaç kuru havuz
Güney yarımkürenin en büyüğü olan 156m uzunluk x 34m genişlik ölçülerinde, 13.000T kaldırma kapasiteli ve 18m su derinliğinde çalışabilen bir Syncrolift gemi asansörü
ANI ayrıca kendinden tahrikli modüler taşıyıcılar ve raylı sistemler, dökme gaz tesisi, deniz suyu pompası ve basınçlı hava istasyonları ve tersane otoparkları dahil olmak üzere gemi transfer sistemlerini yönetir ve işletir.
3.6 Mevcut Osborne North tersanesi, Avustralya Kraliyet Donanması’nın ASC Pty Ltd tarafından üstlenilen altı Collins Sınıfı Denizaltısının tam zamanlı yanaşma ve bakımının yapıldığı yerdir. Aynı zamanda Collins Sınıfı Tip Ömrü Uzatma (LOTE) programının yürütüldüğü tersanedir. gerçekleştirilecek ve ANI bu programı desteklemek için bir dizi tesis yenileme çalışması üstlenecektir.
Genişletme, Hunter sınıfı firkateynler, Arafura sınıfı açık deniz devriye gemileri, AUKUS Nükleer Enerjiyle Çalışan Denizaltı Programı için gelecekteki denizaltı inşası ve Collins sınıfı denizaltıların tip uzatması ve idamesi dahil olmak üzere devam eden büyük ölçekli gemi inşa projelerini destekliyor.
3.7 Adelaide ve Melbourne’daki mühendis ekipleri, Hunter sınıfı firkateynin tam bir 2D ve 3D görünümünü sağlayan ve güncellenen 4 m genişliğinde x 2,5 m yüksekliğinde bir LED duvar dahil olmak üzere son teknolojiyi kullanıyor, referans gemi tasarımından sürekli olarak görüntü aktarılıyor.
Hunter firkateynleri tamamen iç mekanlarda devasa binalardan oluşan bir komplekste üretilmekte ve monte edilmekte.
Geminin temel imalatının çoğu, çeliğin kesildiği, kaynaklandığı ve büyük bölümler halinde bir araya getirildiği, yapışık üç binadan oluşan geniş bir grup olan bina 20’nin içinde gerçekleştiriliyor.
Sürecin bir kısmı robotik kaynağı içeriyor ve robotlar şu anda kaynakların yüzde 70’ini taşıyor.
Her gemi 22 gemi bloğundan ve her gemi bloğu, 45 ila 270 ton ağırlığındaki dört birim modülden oluşacak.
4. TERSANEDE DÖNÜŞÜM
4.1 OSBORN Tersanesi yeni bir projede neden böyle köklü bir dönüşüme yöneldi ?
Bu konuda gerek TEKNOLOJİ TRANSFERİNİ SAĞLAYAN BAE Firmasının gerekse dönüşüm geçiren OSBORN tersanesinin internete açık kaynaklarında öngörülebileceği gibi projeye özgün bilgiler yer almamıştır. Ancak verilen genel bilgi ve açıklamalardan aşağıda belirtilen noktalar bir kez daha vurgulanabilir.
Genel olarak, bir tersaneyi dijital ortama dönüştürmek, gelişmiş verimlilik, doğruluk, maliyet azaltma, işbirliği, veriye dayalı içgörüler, yaşam döngüsü yönetimi ve ileri teknolojilerin entegrasyonu dahil olmak üzere çok sayıda avantaj sunar. Bu faydalar, daha etkili ve rekabetçi gemi inşa operasyonlarına katkıda bulunur ve sonuç olarak daha kısa sürede daha kaliteli gemiler sunar.
4.1.1 ENDÜSTRİ 4.0 bağlamında dönüşümün getirdiği kazançları hatırlar isek ;
Geliştirilmiş Verimlilik:
Gelişmiş Hassasiyet ve Doğruluk:
Maliyet Azaltma:
4. Gelişmiş İşbirliği:
Veriye Dayalı Öngörüler:
Yaşam Döngüsü Yönetimi:
Teknoloji Entegrasyonu:
4.1.2 Dönüşümde Temel Teknolojik Sağlayıcılar
Nesnelerin İnterneti (IoT) ve tersanelerde bağlanabilirlik
Gelişmiş operasyonlar için büyük veri analitiği ve tahmine dayalı bakım
Tersane süreçlerinde robotik ve otomasyon
Tersane tasarımı ve eğitiminde Artırılmış Gerçeklik (AR) ve Sanal Gerçeklik (VR) uygulamaları
4.2 BAE Systems Maritime Australia, Birleşik Krallık Kraliyet Donanması için Global Combat Ship (GCS) temel tasarımına ve şu anda İSKOÇYA /Glasgow’da yapım aşamasında olan Type 26 referans gemisine dayalı olarak dokuz Hunter sınıfı firkateyn inşa ediyor.
4.3 Bunun gerçekleşmesi için Collins sınıfı denizaltıların ve Hobart sınıfı DDG’lerin inşa edildiği ve ilk iki SEA 1180 açık deniz devriye gemisinin (OPV’ler) şu anda komuta altında olduğu Osborne’da, 500 milyon dolarlık yeni tesis büyük ölçüde inşa edilmiş durumda.
4.4 Hunter sınıfı firkateynin inşası için İngiltere’nin model alınan İskoçya’daki Type 26 firkateynine ait iki milyondan fazla dijital eser ve 90.000 belge Adelaide’nin Osborne Donanma Tersanesi’ne aktarılıyor.
4.5 Üniversite – BAE işbirliği
4.5.1 BAE Systems Australia ve Flinders Üniversitesi, Adelaide ‘deki Tonsley İnovasyon Bölgesi’nde bulunan gelişmiş bir üretim hızlandırıcı ve test tesisi olan Line Zero – Geleceğin Pilot Fabrikası’nı kurdu. Tesis, Hunter sınıfı firkateynlerin inşasının gerçekleştirileceği Osborne Tersanesi’nde uygulanacak yeni üretim teknikleri ve teknolojilerinin deneme sahası olarak hizmet veriyor. Flinders Üniversitesi, geleceğin gemi yapımcıları için eğitim programları geliştirecek ve denizaltı tespiti için otonom su altı araçlarına odaklanacak. Avustralya hükümeti Line Zero – Geleceğin Fabrikası projesinin Birinci Aşaması için 10 milyon dolar ayırmış durumda..
4.5.2 BAE Systems ve Flinders Üniversitesi arasındaki işbirliği, bu dijital teknolojilerin tersanede uygulanmadan önce kontrollü bir ortamda test edilmesine ve iyileştirilmesine olanak tanıyor. BAE Systems, İngiltere’deki Sheffield Üniversitesi ile zaten işbirliği yapıyor ve bu ortaklık, bilgi paylaşımı ve araştırma işbirliğini mümkün kılacak. Başarılı denemeler, artırılmış gerçeklik ve cobot’ların kağıtsız, dijital bir tersane yaratılıyor. Dönüşüm üretkenliği, kaliteyi ve güvenliği artırırken maliyetleri ve yeniden çalışmayı azaltma hedefini ilerletme potansiyelini de taşıyor. Örneğin Denemeler, montaj için sanal talimatlar sağlamak üzere artırılmış gerçeklik kulaklıklarının, özellikle ‘HoloLens’in kullanımını ve ayrıca görsel incelemeler için optik tanıma kameralarıyla donatılmış işbirlikçi robotların (cobot’lar) kullanımını içeriyor.
4.5.3 HUNTER DIJITAL SIMÜLASYON YAZILIMI / aracı (Hunter Digital Simulation Tool – HUDS)
Dijital tersane yazılımı, günlük iş istasyonu analizleri veya gelecekteki yapıların geliştirilmesi için kullanılan gemi inşa senaryolarının hızlı bir şekilde geliştirilmesine olanak tanıyor.
Microsoft Excel, PowerPoint ve kağıt kesmeler kullanılarak geliştirilmesi genellikle iki hafta sürecek manuel bir senaryo analizi, HUDS tarafından iki dakika gibi kısa bir sürede işlenebiliyor.
HUDS, otomotiv sektörü gibi hızlı üretim ortamlarında sıklıkla kullanılan yazılımlardan yararlanarak oluşturulmuş..
3. Excellence in maritime manufacturing – touring Osborne naval shipyard
I.GİRİŞ
Bundan Önceki yazımdasavaş gemileri inşası konusunda Avrupa’nın bazı ülkelerinin nasıl bir yaklaşım yolu izlediğine ilişkin bilgiler vermiştim.
Bu yazımda değişik bir ülkenin, Avustralya’nın HUNTER sınıfı yeni firkateynlerinin inşası için BAE firması ile birlikte OSBORN/AVUSTRALYA tersanesini nasıl endüstri 4.0 yapılanmasına dönüştürdüğü hakkında bilgiler sunacağım.
2. HUNTER SINIFI FIRKATEYN PROJESİ
2.1 PROJE KAPSAMI
HUNTER sınıfı firkateyn, Avustralya Kraliyet Donanması’ndaki (RAN) Anzak sınıfının yerini almak üzere tasarlanmış, geleceğin ağır firkateyn sınıfıdır. İnşaatı 2022’de başlayan 9 gemilik seride ilk geminin 2031’de hizmete girmesi bekleniyor. Gelecek Firkateyn Programı fikri, Avustralya’nın denizaltı karşıtı savaşa odaklanan daha büyük firkateynler edinme niyetini özetleyen 2009 Savunma Beyaz Kitabından kaynaklandı.
Avustralya hükümeti, Gelecek Firkateyn Programını üç yıl hızlandıran ve Güney Avustralya’da sürekli bir kara inşa programı başlatan, 89 milyar dolarlık bir gemi inşa planını duyurdu. Rekabetçi bir değerlendirme süreci gerçekleştirildi ve Haziran 2018’de kazanan tasarım olarak BAE Systems Type 26 firkateyni seçildi. Programın 35 milyar AU$’ın üzerinde bir maliyete sahip olması ve doğrudan 2.000’den fazla iş yaratması bekleniyor.
BAE Systems Maritime Australia, gemileri, Küresel Savaş Gemisi (GCS) temel tasarımından ve Birleşik Krallık Kraliyet Donanması için şu anda Glasgow’da yapım aşamasında olan Type 26 referans gemisinden türetilen bir tasarım üzerine inşa ediyor.
2.2 HUNTER SINIFININ Genel özellikleri
Displacement : 10,000 t (9,800 long tons) full load displacement[4]
Length : 149.9 m (491 ft 10 in)
Beam . 20.8 m (68 ft 3 in)[6]
Propulsion : CODLOG configuration
o 1 × Rolls-Royce MT30 gas turbine
o 4 × MTU Type 20V 4000 M53B high-speed diesel generators
o 2 × electric motors
Speed : 27+ knots
Range : 7,000 nmi (13,000 km; 8,100 mi) in electric motor drive[3]
Complement : 180 personnel, with accommodation for 208
3.1 2017 yılında kurulan Australian Naval Infrastructure Pty Ltd (ANI), bir Devlet Ticari Teşebbüsüdür. ANI’nin ortak hissedarları, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanıdır.
3.2 Eski adı Techport olan Osborne Naval Shipyard, 1987’de kuruldu ve şu anda iki tersaneden oluşuyor. Osborne South, büyük yüzey muhariplerinin inşasını sağlar ve Osborne North, denizaltıların bakımını gerçekleştirir.
3.3 ANI’nin birincil amacı, altyapı ve ilgili tesislerin sahibi, geliştiricisi ve yöneticisi olarak Commonwealth’in sürekli deniz gemi inşa programını desteklemektir. ANI ayrıca, gemi inşa programının tüm yönlerinin sağlanmasına yönelik entegre ve koordineli bir yaklaşım sağlamak için erişim sağlamak ve altyapıyı verimli ve etkin bir şekilde yönetmekle görevlidir.
Osborne North’ta satın alınan veya kiralanan arazi ve binalar, AUKUS anlaşması kapsamında nükleer enerjiyle çalışan denizaltı programını desteklemek için yeni bir denizaltı inşaat sahasının geliştirilmesine yöneliktir.
3.4 ANI, 2017 yılında önemli bir genişleme ve modernizasyon programı uyguladı.
Program, yeni gemi inşa hollerinin ve son teknoloji fabrika ve ekipmanların tasarımını, inşasını ve kurulumunu kapsayan Güney Osborne’daki genişleme ile başladı.2020’nin ikinci yarısında kiracı BAE Systems Maritime Australia ‘ya teslim edildi.
Güney tersanede mevcut altyapının modernizasyonu da 2020 yılında, bir atölyenin boru imalat salonuna dönüştürülmesini içeren ilk yükseltme ile başladı.
3.5 ORTAK KULLANIM ALTYAPI
140T mobil vinçleri ve 864T brüt araç yükünü destekleyebilen 213m uzunluğunda x 20m genişliğinde bir iskele
Birkaç kuru havuz
Güney yarımkürenin en büyüğü olan 156m uzunluk x 34m genişlik ölçülerinde, 13.000T kaldırma kapasiteli ve 18m su derinliğinde çalışabilen bir Syncrolift gemi asansörü
ANI ayrıca kendinden tahrikli modüler taşıyıcılar ve raylı sistemler, dökme gaz tesisi, deniz suyu pompası ve basınçlı hava istasyonları ve tersane otoparkları dahil olmak üzere gemi transfer sistemlerini yönetir ve işletir.
3.6 Mevcut Osborne North tersanesi, Avustralya Kraliyet Donanması’nın ASC Pty Ltd tarafından üstlenilen altı Collins Sınıfı Denizaltısının tam zamanlı yanaşma ve bakımının yapıldığı yerdir. Aynı zamanda Collins Sınıfı Tip Ömrü Uzatma (LOTE) programının yürütüldüğü tersanedir. gerçekleştirilecek ve ANI bu programı desteklemek için bir dizi tesis yenileme çalışması üstlenecektir.
Genişletme, Hunter sınıfı firkateynler, Arafura sınıfı açık deniz devriye gemileri, AUKUS Nükleer Enerjiyle Çalışan Denizaltı Programı için gelecekteki denizaltı inşası ve Collins sınıfı denizaltıların tip uzatması ve idamesi dahil olmak üzere devam eden büyük ölçekli gemi inşa projelerini destekliyor.
3.7 Adelaide ve Melbourne’daki mühendis ekipleri, Hunter sınıfı firkateynin tam bir 2D ve 3D görünümünü sağlayan ve güncellenen 4 m genişliğinde x 2,5 m yüksekliğinde bir LED duvar dahil olmak üzere son teknolojiyi kullanıyor, referans gemi tasarımından sürekli olarak görüntü aktarılıyor.
Hunter firkateynleri tamamen iç mekanlarda devasa binalardan oluşan bir komplekste üretilmekte ve monte edilmekte.
Geminin temel imalatının çoğu, çeliğin kesildiği, kaynaklandığı ve büyük bölümler halinde bir araya getirildiği, yapışık üç binadan oluşan geniş bir grup olan bina 20’nin içinde gerçekleştiriliyor.
Sürecin bir kısmı robotik kaynağı içeriyor ve robotlar şu anda kaynakların yüzde 70’ini taşıyor.
Her gemi 22 gemi bloğundan ve her gemi bloğu, 45 ila 270 ton ağırlığındaki dört birim modülden oluşacak.
4. TERSANEDE DÖNÜŞÜM
4.1 OSBORN Tersanesi yeni bir projede neden böyle köklü bir dönüşüme yöneldi ?
Bu konuda gerek TEKNOLOJİ TRANSFERİNİ SAĞLAYAN BAE Firmasının gerekse dönüşüm geçiren OSBORN tersanesinin internete açık kaynaklarında öngörülebileceği gibi projeye özgün bilgiler yer almamıştır. Ancak verilen genel bilgi ve açıklamalardan aşağıda belirtilen noktalar bir kez daha vurgulanabilir.
Genel olarak, bir tersaneyi dijital ortama dönüştürmek, gelişmiş verimlilik, doğruluk, maliyet azaltma, işbirliği, veriye dayalı içgörüler, yaşam döngüsü yönetimi ve ileri teknolojilerin entegrasyonu dahil olmak üzere çok sayıda avantaj sunar. Bu faydalar, daha etkili ve rekabetçi gemi inşa operasyonlarına katkıda bulunur ve sonuç olarak daha kısa sürede daha kaliteli gemiler sunar.
4.1.1 ENDÜSTRİ 4.0 bağlamında dönüşümün getirdiği kazançları hatırlar isek ;
Geliştirilmiş Verimlilik:
Gelişmiş Hassasiyet ve Doğruluk:
Maliyet Azaltma:
4. Gelişmiş İşbirliği:
Veriye Dayalı Öngörüler:
Yaşam Döngüsü Yönetimi:
Teknoloji Entegrasyonu:
4.1.2 Dönüşümde Temel Teknolojik Sağlayıcılar
Nesnelerin İnterneti (IoT) ve tersanelerde bağlanabilirlik
Gelişmiş operasyonlar için büyük veri analitiği ve tahmine dayalı bakım
Tersane süreçlerinde robotik ve otomasyon
Tersane tasarımı ve eğitiminde Artırılmış Gerçeklik (AR) ve Sanal Gerçeklik (VR) uygulamaları
4.2 BAE Systems Maritime Australia, Birleşik Krallık Kraliyet Donanması için Global Combat Ship (GCS) temel tasarımına ve şu anda İSKOÇYA /Glasgow’da yapım aşamasında olan Type 26 referans gemisine dayalı olarak dokuz Hunter sınıfı firkateyn inşa ediyor.
4.3 Bunun gerçekleşmesi için Collins sınıfı denizaltıların ve Hobart sınıfı DDG’lerin inşa edildiği ve ilk iki SEA 1180 açık deniz devriye gemisinin (OPV’ler) şu anda komuta altında olduğu Osborne’da, 500 milyon dolarlık yeni tesis büyük ölçüde inşa edilmiş durumda.
4.4 Hunter sınıfı firkateynin inşası için İngiltere’nin model alınan İskoçya’daki Type 26 firkateynine ait iki milyondan fazla dijital eser ve 90.000 belge Adelaide’nin Osborne Donanma Tersanesi’ne aktarılıyor.
4.5 Üniversite – BAE işbirliği
4.5.1 BAE Systems Australia ve Flinders Üniversitesi, Adelaide ‘deki Tonsley İnovasyon Bölgesi’nde bulunan gelişmiş bir üretim hızlandırıcı ve test tesisi olan Line Zero – Geleceğin Pilot Fabrikası’nı kurdu. Tesis, Hunter sınıfı firkateynlerin inşasının gerçekleştirileceği Osborne Tersanesi’nde uygulanacak yeni üretim teknikleri ve teknolojilerinin deneme sahası olarak hizmet veriyor. Flinders Üniversitesi, geleceğin gemi yapımcıları için eğitim programları geliştirecek ve denizaltı tespiti için otonom su altı araçlarına odaklanacak. Avustralya hükümeti Line Zero – Geleceğin Fabrikası projesinin Birinci Aşaması için 10 milyon dolar ayırmış durumda..
4.5.2 BAE Systems ve Flinders Üniversitesi arasındaki işbirliği, bu dijital teknolojilerin tersanede uygulanmadan önce kontrollü bir ortamda test edilmesine ve iyileştirilmesine olanak tanıyor. BAE Systems, İngiltere’deki Sheffield Üniversitesi ile zaten işbirliği yapıyor ve bu ortaklık, bilgi paylaşımı ve araştırma işbirliğini mümkün kılacak. Başarılı denemeler, artırılmış gerçeklik ve cobot’ların kağıtsız, dijital bir tersane yaratılıyor. Dönüşüm üretkenliği, kaliteyi ve güvenliği artırırken maliyetleri ve yeniden çalışmayı azaltma hedefini ilerletme potansiyelini de taşıyor. Örneğin Denemeler, montaj için sanal talimatlar sağlamak üzere artırılmış gerçeklik kulaklıklarının, özellikle ‘HoloLens’in kullanımını ve ayrıca görsel incelemeler için optik tanıma kameralarıyla donatılmış işbirlikçi robotların (cobot’lar) kullanımını içeriyor.
4.5.3 HUNTER DIJITAL SIMÜLASYON YAZILIMI / aracı (Hunter Digital Simulation Tool – HUDS)
Dijital tersane yazılımı, günlük iş istasyonu analizleri veya gelecekteki yapıların geliştirilmesi için kullanılan gemi inşa senaryolarının hızlı bir şekilde geliştirilmesine olanak tanıyor.
Microsoft Excel, PowerPoint ve kağıt kesmeler kullanılarak geliştirilmesi genellikle iki hafta sürecek manuel bir senaryo analizi, HUDS tarafından iki dakika gibi kısa bir sürede işlenebiliyor.
HUDS, otomotiv sektörü gibi hızlı üretim ortamlarında sıklıkla kullanılan yazılımlardan yararlanarak oluşturulmuş..
4.1 ÖncekiyazımdaAVRUPA BİRLİĞİ (EU) donanma gemileri (naval) inşaasinda endüstri 4.0 adaptasyonu için nasıl bir yol çizdiklerini aktarmaya çalıştım. Şimdi bölgesel olarak bu yolda bir uygulamadan bahsedeceğim.
INTERREG Atlantik Bölgesi, beş ülkede 37 bölge dahil olmak üzere Avrupa’nın batı kısmını kapsamaktadır: Birleşik Krallık’ın batı kısmı, İspanya’nın kuzey ve güneybatı kısımları, batı Fransa,İrlanda ve Portekiz. Proje, bu ülkelerden ortak kuruluşları içermektedir. Ortak kuruluşlardan bazıları şunlardır:
1. Asociacion Cluster del Naval Gallego (ACLUNAGA) – Spain (Galicia)
2. Asociacion de Industriales Metalurgicos de Galicia (ASIME) – Spain (Galicia)
3. High-Speed Sustainable Manufacturing Institute Ltd. (HSSMI) – United Kingdom (London)
4. University of Strathclyde (NAOME) – United Kingdom (South Western Scotland)
5. Cork Institute of Technology (CIT) – Ireland (Southwest region)
6. Diputacion Provincia de Pontevedra – Spain (Galicia)
7. Foro Maritimo Vasco – Spain (Basque country)
8. Fórum Oceano – Association da Economia do mar – Portugal (Norte)
9. Pôle EMC2 (EMC2) – France (Pays de la Loire, Bretagne)
10. Pôle Naval (BPN) – France (Brittany)
4.2 Görevin Amacı
Atlantik bölgesindeki Bahriye sektörü şirketlerinin mevcut durumunu doğrulamaktır. Analiz, inovasyon derecesi ve sektörde rekabet gücü kaybına neden olan faktörler gibi hususlara odaklanmaktadır.
Doğrulanmış çalışmalara dayalı olarak Eylem 4.2, özellikle Endüstri 4.0 bağlamında Bahriye sektörünün özel ihtiyaçlarına göre uyarlanabilecek mevcut teknolojileri belirlemeyi amaçlamaktadır. Amaç, üretim esnekliğini artırabilen, toplu özelleştirmeye olanak tanıyan, hızı artıran, kaliteyi iyileştiren ve üretkenliği artıran teknolojiler bulmaktır. Analiz, yatırım getirisi sağlama olasılığı yüksek teknolojilere öncelik vermekte.
4.2.1 Bu analizi yapmak için ortak bir teşhis metodolojisi kullanıldı. Ortaklar, EMC2 tarafından geliştirilen ve ilgili her ülkedeki Bahriye sektörünün mevcut durumu ve Endüstri 4.0 teknolojilerinin uygulanması hakkında bilgi toplayan bir şablonu doldurdu. Ek olarak, Bahriye sektörü değer zincirindeki şirketlere bir çevrimiçi anket dağıtıldı ve 48’i KOBİ olmak üzere 69 şirket yanıt verdi.
4.2.2 Avrupa Bahriye sektörü, kıtanın Bahriye yöneliminin ayrılmaz bir parçası olan çeşitli Bahriye faaliyetleri ile Avrupa politikalarında çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu faaliyetler arasında deniz taşımacılığı, açık deniz petrol ve gazı, su ürünleri yetiştiriciliği, deniz turizmi, yenilenebilir deniz enerjisi, kıyı koruması ve daha fazlası yer alır. 2017’de Avrupa Bahriye sektörü 91 milyar Euro ‘lük bir ciroya sahipti ve 500.000’den fazla istihdam sağladı.
4.2.3 Avrupa Birliği, ekonomik kriz ve Asya’dan gelen rekabetten etkilenen Bahriye sektörünü desteklemek için 2013 yılında LeaderSHIP 2020 raporunu yayınladı. Rapor, yenilikçilik, yeşil uygulamalar, yüksek teknoloji pazarlarında uzmanlaşma ve enerji verimliliği dahil olmak üzere güçlü, sürdürülebilir ve rekabetçi bir Avrupa Bahriye endüstrisinin özelliklerini özetledi.
4.2.4 Avrupa gemi inşa endüstrisi, Avrupa’da yaklaşık 150 büyük tersane ile dinamik ve rekabetçi kabul edilmektedir. AB tersanelerinde yaklaşık 120.000 kişi istihdam edilmektedir ve Avrupa, hem tonaj hem de deniz ekipmanı açısından küresel gemi inşa endüstrisinde önemli bir pazar payına sahiptir (sırasıyla %6 ve %35).
4.3 Artan rekabet:
4.3.1 Avrupa Bahriye sektörü, Çin ve Güney Kore gibi ülkelerden artan rekabetle karşı karşıyadır. Son yirmi yılda Asya ülkeleri, özellikle Çin ve Güney Kore, üretim kapasitelerini artırmış ve Avrupa liderliğine güçlü bir rakip haline gelmiştir.
Asya, 2000’den sonra üretim kapasitesini artırdı. Ancak Avrupa, sektör katma değeri sayesinde düşük maliyetli işgücü ülkeleri ile rekabet edebildi: yenilik yapma ve yüksek değerli gemiler üretme yeteneği.
4.3.2 Yolcu gemileri, feribotlar, açık deniz, diğer yük taşımayan gemiler (ONCCV) ve donanma gemileri gibi yüksek değerli pazarda en karmaşık yüksek teknolojili gemileri inşa etme konusunda Avrupalı şirketlerin uzmanlaşması sayesinde Avrupa, Asya ile rekabeti sürdürebilmektedir ve pazar payının bir kısmını geri almakta.
4.3.3 Sivil ve askeri gemi yapımı dikkate alındığında, Avrupa sipariş defteri Çin, Güney Kore ve Japonya’daki muadillerine göre daha yüksek bir değere sahiptir. Bu nedenle Bahriye sektörünün teknolojik gelişme çabasını sürdürmesi gerekiyor. Bu tehdide karşı koymanın en iyi yolu olarak, Araştırma, Geliştirme ve İnovasyona (RDI) yönelik artan, daha fazla desteklenen, daha koordineli ve daha odaklı yatırımlar aracılığıyla Prime/Sistem Entegratörleri seviyesinde ve tüm tedarik zincirinde Avrupa’nın teknolojik liderliğini sürdürmek öngörülüyor.
4.3.4 Avrupa’nın gemi inşasında küresel bir lider olarak kalması için, dünya çapında artan rekabet göz önüne alındığında, AB Bahriye şirketlerini teknoloji inovasyonunun ön saflarında tutmak o zaman çok büyük önem taşıyor.
5. GİRİŞİMİ OLUŞTURAN ETKENLER
5.1 Donanma sektöründe 4.0 teknolojilerinin benimsenmesi, Naval 4.0 ortakları tarafından belirlendiği üzere çeşitli faktörler tarafından yönlendirilmektedir. Bu etkenler, sektöre ilişkin kapsamlı bilgilerine ve sektör üyeleriyle yakın etkileşimlerine dayanmaktadır. Donanma şirketlerinin 4.0 teknolojilerini benimsemesinin ana nedenleri şunlardır:
Rekabet: Uluslararası rekabet, şirketleri yeni teknolojiler ve hizmetlerle ürünlerinin katma değerini artırmaya zorlamaktadır. Şirketler kendilerini rakiplerinden farklılaştırarak pazarda rekabet avantajı sağlayabilirler.
Dijital Değer Zinciri: 4.0 teknolojileri, dikey ve yatay değer zincirlerinin daha iyi entegrasyonunu sağlayarak üretkenliği artırır ve üretim süresini kısaltır. Dijital üretim araçları, entegre yönetim sistemleri ve üretim robotları, müşteriler ve tedarikçiler arasında etkili iletişimi kolaylaştırarak operasyonel verimliliği artırır.
Güvenlik : 4.0 teknolojileri, robotlar, cobot’lar (işbirlikçi robotlar), dış iskeletler vb. kullanarak üretim süreçleri sırasında iş yeri güvenliğini artırır. Bu teknolojiler aynı zamanda kalite kontrol, uyarılar ve izlenebilirlik sağlayarak ürünlerin kendileri için daha fazla güvenlik sağlar.
Düzenlemeler: Avrupa’da ve küresel düzenlemeler, özellikle geri dönüştürülebilirlik, güvenlik ve enerji tüketimi ile ilgili olarak giderek daha sıkı hale geliyor. Tersaneler, faaliyetlerinin güvenliğini ve kalitesini sağlayarak bu zorlu normlara ve düzenlemelere uymalıdır. 4.0 teknolojileri, izlenebilirlik, çevresel normlar ve parça/bileşen yenileme kapasitesi ile ilişkili dokümantasyon iş yükünün azaltılmasına yardımcı olabilir.
Verimlilik: 4.0 teknolojilerinin sunduğu yenilikçi çözümler, verimli üretim ve yönetim süreçlerinin geliştirilmesine katkıda bulunur. Şirketler, kârlarını artırmak, üretim ve teslim sürelerini kısaltmak ve pazardaki rekabet gücünü sürdürmek için sürekli olarak daha fazla verimlilik ve maliyet düşürme arayışındadır.
Müşteri İhtiyaçları: İster müşterilerini tatmin etmeyi amaçlayan büyük bir tersane, ister tersane gerekliliklerini ve şartnamelerini karşılamaya çalışan KOBİ’ler olsun, Bahriye şirketlerimüşterilerinin ihtiyaçları tarafından yönlendirilir. Yüksek kalite, çevre dostu çözümler ve hizmet olarak bakım gibi yeni ürünler ve yenilikçi iş modelleri müşteriler için caziptir.
Yapılan ankete göre, Bahriye sektöründe 4.0 teknolojilerinin benimsenmesinin üç ana faktörü, üretim maliyetlerini azaltmak, farklılaşma stratejisi oluşturmak ve yeni hizmetler ve/veya ürünler sunmaktır. Maliyet ve finans, benimsemenin hem tetikleyicileri hem de engelleri olarak hareket ederek 4.0 dönüşümünde merkezi bir rol oynuyor.
6. GİRİŞİMİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Proje ortakları tarafından belirlenen Bahriye sektöründe 4.0 teknolojilerinin benimsenmesinin önündeki engeller şu şekilde özetlenebilir:
6.1 Kişiye Özel ve Kısa Ürün Serileri: Bahriye sektörü, genellikle benzersiz veya sınırlı sayıda üretimden oluşan, oldukça kişiselleştirilmiş ürünler ve kısa ürün serileri ile karakterize edilir. Bu, manuel çalışmanın baskın olduğu üretim süreçlerinde düşük düzeyde bir otomasyona yol açar. Otomasyonun olmaması, özellikle sektördeki daha küçük tedarikçiler için robotik gibi pahalı 4.0 teknolojilerine yapılan yatırımı haklı göstermeyi zorlaştırıyor.
6.2 Parçalanma ve Dijital İşbirliği: Bahriye sektörü, tedarik zinciri boyunca şirketler arasında farklı düzeylerde dijital yetenekler ve benimseme ile kopmuştur. Bu parçalanma, dijital çözümler etrafındaki işbirliğini ve Bahriye değer zincirinin genel teknolojik gelişimini engellemektedir.
6.3 İşgücü Nitelik Eksikliği: 4.0 teknolojileri söz konusu olduğunda, mevcut deniz işgücünde nitelik eksikliği vardır. 4.0 teknolojilerine adanmış bu teknik beceri eksikliği, değişime karşı direnç yaratır ve sektörde yeni teknolojilerin konuşlandırılmasını engeller.
6.4 Net Olmayan Yatırım Getirisi: Pek çok Bahriye şirketi, özellikle KOBİ’ler, 4.0 teknolojileri için net ve ölçülebilir bir yatırım getirisi belirlemekte güçlük çekiyor. Bu netlik eksikliği, bilinçli bir inovasyon stratejisi geliştirmeyi zorlaştırıyor.
6.5 Dijital Operasyon Vizyonu ve Liderlik Eksikliği: 4.0 teknolojilerinin mevcut hiyerarşilere uygulanması, net bir dijital operasyon vizyonu ve üst yönetimin liderliğinin olmaması nedeniyle karmaşık olabilir. Bu genellikle ilgili teknolojilerin potansiyeli hakkında farkındalık eksikliğinden kaynaklanır.
6.6 Düşük Dijitalleşme Seviyesi: Bahriye sektöründeki mevcut şirketler genellikle endüstri 4.0 paradigmalarıyla uyumlu olmayan düşük bir dijitalleşme seviyesine sahiptir. Eski BT sistemlerinin yükseltilmesi ve elden geçirilmesi gerekiyor, bu da diğer sektörlere kıyasla dijitalleşmede gecikmelere neden oluyor.
6.7 Yeni Becerileri Çekmede Zorluk: 4.0 gelişimi için stratejik vizyonun olmaması ve Bahriye sektöründe düşük düzeyde dijitalleşme, yeni vasıflı çalışanları çekmeyi zorlaştırıyor. Yetenekli bireyler genellikle Bahriye sektörünü geleneksel ve meşakkatli bir iş olarak algılar ve bu da yeni yeteneklerin işe alınmasında zorluklara yol açar.
6.8 Siber Güvenlik ve Fikri Mülkiyetle İlgili Endişeler: Bahriye sektöründeki şirketler, BİT araçlarını kullanırken siber güvenlik sorunları ve fikri mülkiyet yönetimi ile ilgili belirsizliklere ve artan endişelere sahip.
6.9 Yatırım Kapasitesinin Eksikliği: Donanma şirketlerinin yatırım kapasitesinin olmaması, bu teknolojiler pahalı olabileceğinden, 4.0 teknolojilerinin uygulanmasının önündeki en büyük engeldir. Ek olarak, üretim araçlarının modernizasyonunu teşvik etmek için hükümetten veya özel finansmandan gelen mali girişimlerde eksiklik var.
6.10 Naval 4.0 projesi, bu engelleri aşmak için 4.0 teknolojileri ve bunların yatırım getirisi hakkında farkındalık ve bilgi birikimini artırarak KOBİ’leri desteklemeyi amaçlamaktadır. Proje aynı zamanda ulusal fon arayışı ve paranın karşılığını en iyi veren teknolojilerin analizi gibi finansman sorunlarına çözümler su
7.1 Ortak bir Bahriye 4.0 vizyonunun geliştirilmesini kolaylaştırılması: Küresel değer zinciri katılımcıları ve KOBİ’ler dahil olmak üzere Bahriye endüstrisi paydaşları arasında 4.0 teknolojilerinin entegrasyonu için ortak bir vizyon oluşturmak üzere işbirliğini teşvik edilmesi. Bu paylaşılan vizyon, değer zinciri boyunca verimli entegrasyon sağlamak için beceri geliştirme, teknoloji uygulaması ve yönetişimi kapsamalıdır.
7.2. İşbirliği ve bilgi paylaşımını teşvik edilmesi: Donanma aktörlerini işbirliği yapmaya ve 4.0 teknolojileriyle ilgili iyi uygulamaları ve başarı öykülerini paylaşmaya teşvik edilmesi. Bu, 4.0 teknolojilerinden potansiyel faydaları olan alanları belirlemek için iç denetimler yapmak, kavram kanıtlama projelerinde pilot uygulama yapmak ve teknik bilgi ve uzmanlık sağlamak için mükemmellik merkezlerini dahil etmek gibi ortak projeler ve girişimler aracılığıyla yapılabilir.
7.3. Endüstri 4.0 eğitim ve destek programları geliştirilmesi: Bahriye sektöründeki KOBİ’ler için özel olarak hazırlanmış eğitim programları tasarlanması ve uygulanması. Bu programlar, KOBİ’lerin 4.0 teknolojilerini benimserken karşılaşabilecekleri yatırım kapasitesi ve vizyon sınırlamalarını ele almalıdır. Destek, kaynak ve rehberlik sağlamak, KOBİ’lerin engelleri aşmasına ve bu teknolojileri etkin bir şekilde benimsemesine yardımcı olabilir.
7.4. Beceri gereksinimlerini belirleyin ve yetenekli çalışanları cezbedilmesi: Bahriye sektöründe 4.0 teknolojilerinin başarılı bir şekilde benimsenmesi için gereken özel becerileri belirlenmeli. Eğitim programları geliştirmek ve gerekli becerilere sahip yetenekli bireyleri çekmek için endüstri paydaşları ve eğitim kurumlarıyla birlikte çalışılmalı. Bu, yetenekli bir iş gücünün mevcut olmasını sağlamak için üniversiteler, meslek okulları ve diğer eğitim sağlayıcılarla işbirliklerini içerebilir.
7.5. Mali teşvikler için yerel yönetimle işbirliği yapılması: Bahriye şirketlerinin inovasyon kapasitelerini artırabilecek yeni mali ve teşvik araçları geliştirmek için yerel yönetimler ve devlet yetkilileriyle ilişki kurulması. 4.0 teknolojilerinin yararları hakkında farkındalığı artırmak ve bu teknolojilerin benimsenmesini destekleyen girişimlere sponsor olmak için devlet-sanayi ortaklıkları kurulması. Bu teşvikler, Bahriye sektöründe 4.0 teknolojilerinin uygulanmasını kolaylaştırmak için hibeler, vergi teşvikleri ve finansman programlarını içerebilir.
Bu önerileri uygulayarak, denizcilik sektörü 4.0 teknolojilerinin benimsenmesi için elverişli bir ortam yaratabilir, işbirliğini teşvik edebilir, gerekli becerileri geliştirebilir ve finansal destek sağlayabilir, sonuçta endüstri genelinde yenilik ve verimliliği yönlendirebilir.
1.1 Yüksek hızlı ve kapasiteli yeni nesil bilgisayarların, bulut depolama kapasitelerindeki çok büyük gelişmelerin, sanal gerçeklik teknolojisindeki sıçramaların oluşturduğu ENDÜSTRİ 4 teknolojik devrimi yaşamın her alanına yayılmakta. Bu olanakların desteği ile gelişen arttırılmış gerçeklik ,dijital ikizler, 3 boyutlu yazıcılarla üretim gibi teknolojilerin sanayi üreticisi birçok firmaca benimsendiğini görüyoruz.
1.2 Bunlardan bir tanesi de GEMİ TASARIM VE İNŞA SEKTÖRÜ.. Küresel olarak bu alanda öncülüğü özel sektör tersaneleri ve ticaret gemileri yapmakla birlikte savaş gemileri üreten sivil ve devlet kuruluşu tersanelerde artık bu teknolojilere uyum sağlamaya yönlendiler.
1.3 “Dijital tersane”ifadesi, gemilerin ve denizaltıların tasarımında, inşasında ve bakımında Endüstri 4.0 yeteneklerinin kullanılması ile ilgili altyapının izlenmesi ve bakımı için bu teknolojinin kullanılması anlamına gelir. Bir IoT(Internet of things -Nesnelerin interneti) cihazına büyük miktarda veri sağlayabilen ve gelecekteki onarımları öngörme ve programlama yeteneğini geliştirebilen Siber-Fiziksel Sistemler (Cyber Physical Systems – CPS) tarafından kurulan sensörler ve izleme sistemlerinden yararlanır. Operasyonel kapalı kalma süresini en aza indirmek için, elde edilen bu veriler endüstriyel bir ortamda kullanılan, genellikle Endüstriyel IoT veya IIoT olarak bilinen diğer IoT cihazlarıyla paylaşılabilir.
2.DÜNYA PAZARINDAKİ DURUM
2.1Küresel olarak dijital gemi inşası sektörünün gelişme ve yayılma derecesini hakkında fikir sahibi olmak ve önemini anlayabilmek bakımından aşağıdaki rapora göz atmak yararlı olacaktır
2.2 Market Research Future (MRFR)’nin raporu(1) Dijital Tersane Pazarı Araştırma Raporunu vurgulamaktadır: Tersane 2030 Tahmini Dijital Tersane Pazarının 2030 yılına kadar 476,8 Milyar ABD Dolarına ulaşacağını ifade ediyor!
2.3 Gemi inşa endüstrileri son birkaç yıldır otomasyona odaklanmaktadır. Otomasyon yöntemi, gemi inşası için gereken süreyi azaltır. Yanısıra Çeşitli işletmeler artık gemi inşa endüstrisinde dijitalleşmeyi uyguluyor.
2.4 Raporun ana hatlarına göre ;
2030 Pazar Büyüklüğü: 476,8 Milyar dolar
YBBO %20,2. (2022-2030)
Baz Yıl: 2021
Tahmin Dönemi: 2022-2030
Tarihsel Veriler: 2020
2.5 Rekabet Dinamikleri:
Piyasanın önemli oyuncuları şunlardır:
• Siemens (Almanya)
• Dassault Systèmes (Fransa)
• AVEVA Group plc (İngiltere)
• Accenture (İrlanda)
• SAP SE (Almanya)
• BAE Sistemleri (İngiltere)
• HexagonAB (İsveç)
• Altair Engineering, Inc. (ABD)
• Wärtsilä (Finlandiya)
• IBM Şirketi
• Inmarsat Plc (İngiltere)
• IFS AB (İsveç)
• Pemamek Ltd (Finlandiya)
• Aras Şirketi (ABD)
• Kreyon Systems Pvt. Ltd (Hindistan)
• KUKA AG (Almanya)
• iBASEt (ABD)
• PROSTEP (Almanya)
• KRANENDONK Akıllı robot teknolojisi (Hollanda)
• Damen Tersaneler Grubu (Hollanda)
• Navantia (İspanya)
2.6 Pazarı geliştiren etkenler
2.6.1 Artan uluslararası deniz ticareti de dahil olmak üzere diğer faktörler nedeniyle, Küresel Dijital Tersane Pazarının tahmin döneminde önemli bir büyüme kaydetmesi bekleniyor. Ek olarak, dünyanın dört bir yanındaki Bahriyelerin giderek daha sofistike savaş gemileri satın almasıyla endüstrinin yükselmesi bekleniyor. Ek olarak, tersane firmalarının dijital tersane pazarındaki artan yatırımlarının pazarın genişlemesini hızlandırması bekleniyor.
2.6.2 Denizcilik endüstrisinin ürettiği
karbon ayak izini azaltmak için dünya çapında çevresel endişelerin artması,
dijital ikiz teknolojisinin benimsenmesindeki artış ve
artan deniz ticaretinin
bir sonucu olarak kargo gemilerine olan talebin artması, tümü dijital tersanenin büyümesine katkıda bulunuyor.
2.7Ancak dijitalleşme maliyetlerinin ve eğitim maliyetlerinin yüksek olması, sistemlerin karmaşıklığı ve diğer sorunların dijital tersane sektörünün gelişimini kısıtlayacağı öngörülmektedir. Endüstriyel nesnelerin interneti (IIoT) ve gemi inşa endüstrisinde artan robot teknolojisi kullanımının da dijital tersane pazarındaki büyük oyuncular için zengin fırsatlar sunması bekleniyor.
2.8 Pazar Kısıtlamaları
Pazarın genişlemesi, artan siber tehdit güvenlik açığı ve dijital tersane yazılım çözümleri için pahalı satın alma maliyetleri ile ilgili sorunlar nedeniyle engellenebilir.
3. SAVAŞ GEMİLERİ İNŞASI BAKIMINDAN
3.1 Konu üzerinde bilgi sunmak ve uygulamaları açıklamak üzere daha önce birkaç makale yayınlamıştım bunlardan ilkine buradan erişebilirsiniz.
Bu kez bazı Avrupa ülkelerinin endüstri 4 diğer iş ve üretim alanlarında zaten uyarlanmaya başlamış olan endüstri 4 devrimini bahriye gemileri inşası sektöründe adaptasyonu için başlatmış oldukları bir girişimi hakkında bilgi sunmak istiyorum
3.2 AVRUPA IN 4.0 PROJESİ
3.2.1 IN4.0 projesi, Interreg Atlantik Bölgesi Bölgesel İşbirliği Programı 2014-2020 kapsamında Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (ERDF) tarafından finanse edilen ortak bir girişimdir. Temel amacı, bu sektörde faaliyet gösteren firmaların rekabet güçlerini artırmak için Endüstri 4.0 ilkelerini Bahriye sektörüne uyarlamaktır. Proje, Endüstri 4.0 iş modelinin benimsenmesinin önündeki engelleri belirleyerek ve Bahriye sektöründeki küçük ve orta ölçekli işletmelerin SME ( SMALL MANUFACTURİNG ENTERPRISES -KOBİ’ler) uygulayabileceği mevcut teknolojilerin olgunluğunu değerlendirerek sektörün karşılaştığı zorlukları ele almayı hedefliyor.
3.2.2 Buna ek olarak, projenin birkaç başka hedefi daha var. İlk olarak, üretkenliği ve verimliliği optimize etmek için Bahriye sektöründeki iş organizasyon sistemlerini incelemeyi ve yeniden tanımlamayı amaçlamaktadır. Bu, Endüstri 4.0 ilkeleriyle uyumlu iş organizasyonuna yönelik yeni yaklaşımları keşfetmeyi içerir.
İkinci olarak proje, Bahriye sektöründeki personelin Endüstri 4.0’a geçişini kolaylaştırmak için eğitim vermeyi hedefliyor. Bu eğitim, onları ileri teknolojilerin ve çalışma metodolojilerinin potansiyelinden etkin bir şekilde yararlanmak için gerekli bilgi ve becerilerle donatacaktır.
Üçüncüsü, proje, teknolojilerin uygulanmasında maliyet tasarrufu sağlayan yenilikçi stratejiler tasarlamayı amaçlamaktadır. Bu, Endüstri 4.0 teknolojilerinin benimsenmesiyle ilişkili masrafları azaltmanın yollarını belirlemeyi ve gelişen pazar ortamında Bahriye sektörünü teşvik etmek için yeni pazarlama yöntemleri bulmayı içerir.
3.2.3 Son olarak, IN4.0 projesi seçilen teknolojileri ve stratejileri katılımcı bölgelerden bir KOBİ panelinde uygulamayı amaçlamaktadır. Bu pratik uygulama, Bahriye sektöründe Endüstri 4.0 ilkelerinin benimsenmesinin uygulanabilirliğini ve faydalarını gösteren bir pilot program görevi görecek. Proje, böylelikle sektörün uzun vadeli sürdürülebilirliğini ve yenilikçiliğin yönlendirdiği rekabetçi bir pazar ortamında gelişebilme yeteneğini sağlamayı amaçlamaktadır.
3.3 Genel olarak IN4.0 projesi, KOBİ’lerde engelleri belirleyerek, teknolojileri değerlendirerek, iş organizasyonunu yeniden tanımlayarak, eğitim sağlayarak, maliyet tasarrufu stratejileri tasarlayarak ve seçilen teknolojileri uygulayarak Bahriye sektörünün dijital dönüşümünü desteklemeyi amaçlamaktadır.
Yukarıda açıklandığı gibi IN 4.0 projesi, KOBİ’lere 4.0 dönüşümlerinde yardımcı olacak eylemlerin uygulanması yoluyla Bahriye sektörünün modernizasyonunu teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Araştırma ile Atlantik bölgesinin Bahriye sektöründe “geleceğin fabrikası” teknolojilerinin uygulanmasının mevcut durumunu 2018 itibariyle gözden geçirmek ve KOBİ’lerin bu yenilikçi çözümleri entegre etmesinin önündeki engelleri belirlemek isteniyor.
1. Ülkemiz 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçimlerle kritik ve yeni bir döneme geçiş yapacak. Bu seçimlere katılacak parti grupları içinde yer alan Millet İttifakının çeşitli alanlardaki değişim hedeflerini kapsayan ortak mutabakat metni yayımlanmış bulunuyor. 2. Bu Metin içerisinde bilim teknoloji ve savunma sanayi konuları ayrı başlıklar altında yer alıyor burada grubun iktidara gelmesi halinde ülkemizin bilim teknoloji ve savunma sanayi yol haritası detayları çizilmiş bulunuyor. Diğer parti gruplarının bu konularda henüz açıklanmış öngörüleri ve planları bulunmuyor.
İttifakın mutabakat metni tümüne buradan ,metnin içinde yer alan BİLİM – TEKNOLOJİ – ENERJİ BÖLÜMLERİ ne ise sitemdenerişebilirsiniz.
3. Bu bölümlerde Milli Savunma ve Bahriyeye ilişkin olarak dikkate alınmasının yararlı olacağını düşündüğüm noktalar şöyle;
Bilim ve teknoloji Yüksek Kurulu tekrar devreye alınacak
Uluslararası araştırma ve yenilik ağlarında Türkiye’nin de katılımının sağlanması için çaba gösterecek
TÜBİTAK’ın yaygın faaliyeti sınırlandırılarak ileri araştırmalar kurumu dönüştürülecek
Dünyada Dijital Teknoloji alanında çok önemli bir tohum merkezi olan Silikon Vadisi’ne ulusal bir temsilcimiz atanacak
Bilişim ve inovasyon faaliyetinin etkili ve tek elden yönetimi için bir BAKANLIK kurulacak
Rüzgâr enerjisinin kullanımının yayılması için AR-GE yatırım faaliyetine destek sağlanacak
Yeni nesil nükleer teknolojilerin ülkemizce de değerlendirilebilmesi için TÜRKİYE NÜKLEER EKONOMİ SİSTEMİ oluşturulacak
Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgeler için arama tarama faaliyetine odaklanacak
4. Ülkemiz silahlı kuvvetleri dolayısıyla Deniz kuvvetleri gücünün dayandığı stratejik bir unsur bilim ve teknoloji ve savunma sanayi olduğundan öngörülen yol haritalarını izlenmesi ve değerlendirilmesi ayrı bir önem kazanmakta. Çünkü mevcut politika, strateji ve planlar giderek buna göre şekillendirilecektir.
5.Konya ilgi duyan arkadaşlarımızın bu amaçla yapacakları kişisel değerlendirmelerinde yardımcı olabileceği kanısıyla BİLİM- TEKNOLOJİ VE BAHRİYE başlığı ile derlediğim ELEKTRONİK KİTAPÇIK a ayrıca vereceğim link üzerinden erişebilir ve arzu ederseniz indirebilirsiniz.
Son yazımla birlikte “BİLİM TEKNOLOJİ İNOVASYON VE ULUSAL DENİZ GÜÇLERİ” genel başlığı altındaki yazı dizimi tamamlamış oluyorum.
Dizinin ilk yazısında amacımı şu derleme ile açıklamıştım;
“Ruslarla olan Ege deniz savaşlarını bizzat yaşayan ve Çeşme faciasına tanık olan Cezayirli Hasan Paşa donanmada gördüğü büyük bilgi ve deneyim eksikliklerini gidermek üzere 1773’te bir okul kurar. Okul öncelikle mevcut bahriyelilerin eksiklerini giderecektir. Bu okul 1786’da MÜHENDİSHANE İ BAHRİ HÜMAYUN adını alarak bu kez genç subay namzetleri ile eğitime başlar. (4)
Bu büyük komutanın eğitim meşalesini yaktığı okulun bugünlere uzanmış BAHRİYE MÜHENDİSLERİ olarak görev yaptık ve yapmaktayız.
Bahriye Mühendisleri şimdilerde gerek Deniz Kuvvetlerimizin kendi Tersanelerinde gerekse Özel tersanelerde çağdaş teknikleri kullanarak Donanmamıza modern savaş gemileri üretimine öncülük etmekteler.
Bahriye mühendislerinin ana görevleri kendilerine tanımlanan çerçevede güncel bilgi ve teknolojileri hayata geçirmektir.
Ancak günlük rutin çalışmaların dışına çıkıp resme daha panoramik bakıldığında, bu çabaların daha büyük bir yapının temel taşları olduğu görülecektir;
Devletlerin ve toplumların gelişmesi ve refah düzeyinin armasında bilim ve teknolojinin çok önemli rolü bulunmaktadır. Etkilediği önemli bir diğer alan ise denizlere sınırı olan ülkelerin ÇIKARLARININ GÖZETİLMESİDİR. Deniz Kuvvetleri’nin bu bağlamda ayrı bir yeri bulunduğu gibi deniz gücünün öngörülen görevlerini yerine getirebilmesinde ve Çağdaş kalabilmesinde Bilim, Teknoloji ve inovasyonun yeri yaşamsal değerde.
Bu nedenle,
Görevdeki veya emekli olup bir şekilde kariyerlerini deniz kuvvetleri ile bağlantılı olarak sürdürmekte olan BAHRİYE MÜHENDİSLERİNİN,
Dünya bahriyelerinin bilimsel ve teknolojik gelişmeleri nasıl izledikleri,
Ne gibi hedeflere yöneldikleri ve
Bu amaçla Kendilerini nasıl örgütledikleri
Hakkında bilgi ve fikir sahibi olmalarının yararlı hatta gerekli olduğu inancındayım.
Böylece,
Mühendislik kariyerleri ve konseptleri için daha holistik bir görüş ve perspektife sahip olacakları gibi,
Yapmakta oldukları görevleri daha etkin şekilde karşılayabileceklerini,
Kariyer planlarını da daha rasyonel yapabileceklerini
Düşünüyorum.”
Umuyorum ki aktarmaya çalıştığım bilgiler bu amaca hizmet edecek ve meslektaşlarımın daha geniş ve derin bir perspektife sahip olmalarında katkıda bulunacaktır Dizi süresince yakından izleyerek kıymetli bilgi ve görüşlerini paylaşan değerli meslektaşım Yük.Müh.Kd.Alb(E) Sabri Çiğdem’e özellikle teşekkür ediyorum. Yine umuyorum ki özellikle halen görevde olan meslektaşlarım zaman içinde değerli bilgi deneyim ve görüşlerini paylaşarak konunun güncel bir ilgi alanı olmasına yardımcı olacaklardır. Kişisel olarak diğer bahriyelerin bu alandaki yaklaşım ve yönetimlerini izlemeye ve olabildiğince sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Meslektaşlarımın bilimsel ve teknolojik çalışmalarının ülkemiz, bahriyemiz ve kendileri için hayırlar getirmesini diliyorum.