SAVAŞ GEMİLERİNDE ENERJİ DEPOLAMA – 2

1. GİRİŞ

Savaş gemilerinde enerji depolamaya neden gerek duyulduğu ve kullanılabilecek depolama sistemleri hakkında bundan önceki yazımda genel bir bilgi sunmuştum.
Bu yazıda konu üzerinde bir uygulama örneği göstermek üzere ABD bahriyesinin DDG 51 firkateynleri için yapılan çalışmalara değineceğim.

IMAGE- ENERGY STORAGE ALT.

3. GEMİNİN ORİJİNAL GÜÇ SİSTEMİ (DDG 51)

ANA TAHRİK:

4 adet GE LM 2500 gaz türbini. TOPLAM 100000 SHP

ELEKTRİK GÜÇ SİSTEMİ:

Üç Gaz Türbini Jeneratör Setinin (GTGS) her biri 2500 KW değerindedir ve 450 VAC, üç fazlı, 60 HZ gücünde Allison 501-K34 Gaz Türbini Motoru, bir modül grubu, bir redüksiyon dişlisi grubu ve bir jeneratör sağlar.

SAVAŞ KONTROL VE YÖNETİM SİSTEMİ: AEGİS

Bu firkateynlerin Proje programı, gemilerin detaylı teknik özellikleri hakkında bilgileri burada bulabilirsiniz.

4. DEPOLAMA GEREKSİNİM NEDENLERİ
4.1
Geminin mevcut sistemlerini besleme dışında kullanılabilir güç olarak sadece 150 kilowatt vardır. Kullanılması düşünülen lazer silahı sadece 100 ile 1 megawatt arası güç desteğine gereksinim duymaktadır. Bu durumda eksik kalan enerji için bir depolama sistemine gereksinim duyulmuştur. Ancak Lazer silahının bağlantı noktasındaki kayıplar nedeniyle gerekli enerji lazer çıkış gücünün 3 katını bulabilmekte. Örneğin 150 kilovatlık lazer 450 kilowatt enerji gereksinmekte.

4.2 Enerji Depolama sistemi silah ve sensörleri destekleme yanısıra aşağıda belirtilen başka yararlar da sağlamakta.
Gemide overall yakıt tasarrufu
(1 milyon dolar yıl tasarruf gemi başına)
Gemi elektrik sisteminde UPS olarak destek sağlama
Gemi elektrik sisteminde TEK jeneratör ve gaz türbini ile çalışma olanağı sağlama
Gaz türbininin çalışma saatlerini düşürme. Böylece,
Gaz türbini bakım tutum masraflarını azaltma, çalışma ömrünü arttırma.

5. ÖNGÖRÜLEN KONFÜGÜRASYON

5.1 ABD Bahriyesi konu üzerinde ONR (Office of Naval Research) önderliğinde 2010 yılında fizibilite çalışmaları başlatmıştır. Başlangıçta
2012 yılında DDG 51 firkateynlerin tahrik sistemi yakıt verimliliğini arttırılması amacıyla enerji depolama sistemlerinin etkisi araştırılması yapılmıştır.

ENERGY STORAGE ALTERNATİVES . SOURCE : USN NAVSEA.

5.2 Bir çalışmaya göre (4);

5.2.1 Seçenekler olarak kapasitif batarya ve döner rotor sistemleri irdelenerek
Lityum iyon ve döner rotor sistemlerinin karşılaştırılması yapılmıştır.
Karşılaştırma kriterleri şöyle belirlenmiştir;
Teknolojik yeterlilik düzeyi
Ağırlık ve hacim kısıtlamaları
Zamanla kapasitelerin düşme miktarı
Batarya ömrü
Güvenlik ve sürdürülebilirlik
5.2.2 Araştırmada gemi elektrik yükünün 4000 saat/ yıl olduğu ve ortalama 2525 kilowatt yüklendiği varsayılmıştır. Sonuçta 2 jeneratörlü çalışma moduna göre bir jeneratörlüde yakıt kullanımında %30 tasarruf sağlanacağı bulunmuştur.

5.3 Bir diğer araştırmada (5);

5.3.1 Texas üniversitesi ve Naval Postgraduate School tarafından ortaklaşa bir model çalışması yapılmıştır. Bu firkateynlerin öngörülen lazer silahlarının desteklenmesinde kullanılacak enerji depolama sistemi montaj fizibilitesi için bir model oluşturulması istenmiştir.
Modele esas olmak üzere 4 farklı enerji depolama sistemi ele alınmıştır
Bunlar;

Kurşun asitli batarya

Lityum iyon batarya

Süper kapasitör ve

Döner rotor sistemler olmuştur.
5.3.2 Modelde sistemlerin geminin mevcut elektrik dağıtım sistemine bölgesel dağılım ve sancak /iskele basparlar üzerinden entegrasyonu öngörülmüştür.

Lazer silahı güç seviyeleri 30, 60 ve 125 kilowatt olarak alınmıştır.
Operasyonel değerlendirme parametreleri şunlardır;
Lazer silahının güç gereksinimi
Batarya depolamada boyutlar
Lazer silahının çalışma sıklık ve maksimum süreleri. Örneğin döner rotorlu sistem için 6 saniye süreli 60 adet atış.

5.3.3 Modellemede varsayılan sistemlere ait hacim ve ağırlıklar 

125 kilowatt lazer için örneğin;
Kurşun asitli sistemde    1.9 metreküp 5140 kilogram
Lityum batarya için         0.206 metreküp 551 kilogram
5.3.4 Model çalışmaları sonunda lazer silahının ve enerji depolama sisteminin şarj durumunu göre değişik senaryolar ele alınmış ve bu senaryolara göre model çıktıları elde edilmiştir. Bunların detayları ref (5) da görülebilir.
Çalışma iki ayrı lisansüstü tez konusu olmuştur. (9)(10)

6. UYGULAMA

BESS – BATTERY ENERGY STORAGE SYSTEMS


ABD Bahriyesi NAVSEA Komutanlığı yapılan ön çalışmalardan sonra LEONARDO DRS firması ile 10 milyon dolarlık bir ENERJİ MAGAZİNİ (Depolama) prototipi geliştirme projesi vermiş durumda. (2)(3)(7)(8)

1000 VDC ve 71 kilowattsaat lik tekil modüllerden oluşan LİTYUM DEMİR FOSFAT AKÜLÜ sistem halen sürecinde olup 2022 Haziran ayı içinde kabul denemelerine başlanması planlanmıştır.

LRS – ENERGY STORAGE MODULE

7. SONUÇ

7.1 Savaş gemilerinde enerji depolama sistemleri öncelikle modern silah ve sensörlerin beslenmesi ve bunların yanında gemi elektrik yüklerinin dengelenmesi, tek jeneratörle besleme yapılabilmesi gibi ek faydalarla gerekli hale gelmiştir
7.2
Bir uygulama örneği olarak ABD bahriyesi DDG 51 sınıfı fırkateynlerin de bu sistemlerin kullanılabilmesi için bir prototip çalışması başlatmıştır. Lityum Demir fosfat bataryalı ve modüler yapıdaki Prototipin Haziran 2022 ayı içerisinde kullanılabilir hale gelmesi planlanmıştır.
Sonuçlara göre bu modüler ünitelerin diğer Bahriye gemilerinde de kullanılması öngörülmektedir.

KAYNAKÇA:

1.DDG-51 ARLEIGH BURKE-class

https://MAN.FAS.ORG/dod-101/sys/ship/ddg-51.htm

2.DRS TO DEVELOP ENERGY-STORAGE MODULES FOR DDG 51-CLASS SHIPS

3.DRS MODIFIES ENERGY MAGAZINE FOR ARLEIGH BURKES

4.PULSED POWER LOADS SUPPORT AND EFFICIENCY IMPROVEMENT ON NAVY SHIPS

Robert E. Hebner, John D. Herbst, Angelo L. Gattozzi

5.POWER AND ENERGY STORAGE REQUIREMENTS

FOR SHIP INTEGRATION OF SOLID-STATE LASERS

ON NAVAL PLATFORMS  Joshua H. Valiani

A.L. Gattozzi, J.D. Herbst, R.E. Hebner Center for Electromechanics, University of Texas Austin, Texas  J.A. Blau, K.R. Cohn, W.B. Colson, J.E. Sylvester, M.A. Woehrman Physics Department, Naval Postgraduate School Monterey, California

6. POWER SYSTEM AND ENERGY STORAGE MODELS FOR LASER INTEGRATION ON NAVAL PLATFORMS

7. LEONARDO DRS’ “ENERGY MAGAZINE” GIVES THE NAVY POWER FOR SHIPBOARD LASERS AND OTHER HIGH-ENERGY SYSTEMS

https://www.leonardodrs.com/news/in-the-news/leonardo-drs-energy-magazine-gives-the-navy-power-for-shipboard-lasers-and-other-high-energy-systems/

9. POWER SYSTEMS ANALYSIS OF A DIRECTED ENERGY WEAPON SYSTEM FOR NAVAL PLATFORMS. Master’s Thesis, Naval Postgraduate School, Monterey, CA, 2013. Woehrman, Lt. Cmdr. Michael A.

10. POWER SYSTEMS AND ENERGY STORAGE MODELING FOR DIRECTED ENERGY WEAPONS.” Master’s Thesis, Naval Postgraduate School, Monterey, CA, 2014. Sylvester, Jeremy E

SAVAŞ GEMİLERİNDE ENERJİ DEPOLAMA SİSTEMLERİ – 1

  1. GİRİŞ

1.1 Daha önceki bir dizi yazımda (123 ) Savaş gemilerindeki enerji sistemleri ve sistem gereksinimleri üzerinde durmuştum. Ayrıca yine Savaş gemilerinde tüm elektrik sistemlerinin hangi önemli nedenlerle artık tercih edilmeye başlandığını belirtmiştim
1.2 Savaş gemilerinde Entegre Elektrik Sistemlerine (EES) geçiş klasik sistemlerin yerini alan yeni bir aşama olmuştur. Ancak teknolojinin getirdiği yeni silah sistemleri ve sensörler işlevlerini yerine getirebilmek için büyük ve çok kısa süreli enerjiye gereksinim duymaktadırlar. Üstelik bu yüksek enerji talebi gelecekte daha da artacak gözükmektedir
1.3 Bu yazı dizimde ise ; depolama sistemlerinin fonksiyonları, çeşitleri, tekil olarak avantaj ve dezavantajları ile bir örnek uygulama ve konunun Türk Bahriyesi bakımından kısa bir değerlendirmesini yapacağım.
2. ENERJİ DEPOSUNUN İŞLEVLERİ
2.1 Yeni silah ve sensör sistemlerinin yüksek enerji taleplerini karşılamak
2.2 Geminin mevcut enerji sisteminde kaynaklardan birinin (dizel jeneratör/Gaz türbini ) devreden çıkması halinde eksik gücü kesintisiz bir şekilde sağlamak
2.3 Enerji sistemindeki anormal dalgalanmalar da tampon görevi görmek
2.4 Gemi enerji sisteminin maksimum yük yerine daha düşük çalışma değerleri için tasarımına olanak vermek
3. YENİ SİLAH VE SENSÖRLERİN GEREKSİNİMLERİ
3.1 Daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi yeni silah ve sensör sistemleri şimdiye kadar görülmemiş miktarlarda yüksek enerji desteğine gereksinim duymaktadırlar. Örneğin ANSP 6 arama radarı uzun mesafe arama modunda 2.8 megawatt, bazı lazer silahları averaj olarak 2 megawatt enerji gerektirmektedir.
Daha detaylı fikir edinmek üzere buradaki tabloya tekrar göz atılabilir.



4. DEPOLAMA SİSTEMLERİ


4.1 Çeşitleri

4.1.1 Bugünkü teknoloji ile Savaş gemilerinde kullanılabilecek enerji depolama sistemleri;

BATARYA

SÜPER KAPASİTÖRLER

DÖNER ROTOR

Sistemleridir.

4.1.2 Döner Rotorlu sistemlerde enerji kaybı%1 bulabilirken bataryalı sistemler haftalarca dayanabilmektedir. Buna karşın kapasitörlü sistemler çok kısa zaman aralığında çok yüksek enerji verebilmektedirler.
4.1.3 Kurşun-asit ortamlı bataryalar bahriyelerde şimdiye dek temel depolama sistemi idi. Yakın zamanlarda lityum Ion bataryalar yaygınlaştı. Bunlar kurşun asit bataryalara göre enerji ve güç yoğunluğu, kullanım ömrü ve dönüşümlü verimlilik bakımında daha avantajlı durumdalar.

(Dönüşümlü verimlilik – cihazdan alınan enerji/verilen enerji)
Ancak bu bataryalar çalışma koşullarına bağlı olarak alevlenme hatta patlama potansiyeli taşıyorlar.
4.1.4 Süperkapasitörler çok yüksek güç verebilmekte. Ömürleri daha uzun, enerji yoğunlukları yüksek. Ancak şarj zamanları yetersiz. Yüksek maliyetli ve ilave destek ekipmanları gereği bulunuyor.
4.1.5 Döner rotorlar (FLYWHEEL) Uzun ömür, yüksek dönüşüm verimi bakımlarından avantajlı, ancak maliyet ve yardımcı ekipmanlar gereksinimi bakımlarından dezavantajlı bu sistemler 20 yılın üzerinde kullanım ömrüne sahipler. Rotor malzeme direnci ve yüksek dayanıklılığa sahip yataklama gereksinimleri nedenleriyle dönüş hızında sınırlama gerektirmekte. Malzeme teknolojisindeki gelişimler ile bunların hızlarında artırım sağlanmakta.

SOURCE : REF (6)

4.2 Seçim kriterleri

Değişik enerji depolama sistemleri değişik karakteristikleri taşıdıklarından gereksinimlere tek bir sistemle cevap vermek olası değildir.
Gemideki hacim ve ağırlık kısıtlamaları nedeniyle gemi üzerine konuşlandırılacak dün sistemlerde enerji ve güç yoğunluğu en önemli kriterlerdir.
Değişik depolama sistemleri arasında seçim yapabilmek için ana kriterler şöyledir;


Hacim ve ağırlık (M3- KG)
Enerji yoğunluğu (KWH / KG)
Güç yoğunluğu (KW / KG)
Dönüşümlü enerji verimliliği (SİSTEMDEN ÇIKAN ENERJİ / GİREN ENERJİ)
Enerji kaybı hızı (YÜKLÜ ENERJİNİN % EKSİLMESİ / SAAT)
Max şarj / deşarj adedi
Kullanım ömrü


Ancak bu kriterler genel anlamda olup uygulamadaki işlevsel gereksinimlere göre bazıları diğerlerine göre ağırlık kazanacaktır.

KARŞILAŞTIRMA TABLOSU

5. ÖRNEK bir SAVAŞ GEMİSİ Uygulaması…Gelecek yazımda.

KAYNAKÇALAR:


1. Advanced Shipboard Energy Storage System

Capt. Dennis Mahoney, USN (ret) (RCT Systems), Don Longo and John Heinzel

(NSWCCD SSES), and Jeff McGlothin (PEO SHIPS PMS 320)

  • Technology for the united states navy and marine corps,

chapter – 8 …page 362

electric power and propulsion

3. Navy’s energy magazine supports higher power demands on ships

by katherine owens

https://defensesystems.com/articles/2017/04/19/electricships.aspx
  • System-Level Modeling and Optimal

Design of an All-Electric Ship Energy Storage Module

Christopher Holsonback

  • Power and energy storage requirements

for ship integration of solid-state lasers

on naval platforms

by joshua h. valiani

https://apps.dtic.mil/sti/pdfs/AD1026860.pdf
  • Flywheel Energy Storage System  for Electric Start and an All-Electric Ship

John McGroarty, Jesse Schmeller, Richard Hockney, Senior Member, IEEE, and Matthew Polimeno 

PARİS PROTOKOLÜ VE BAHRİYE

1.GİRİŞ

1.1 Daha önceki yazılarımda (1234) iklim değişikliklerinin bahriyeler üzerindeki etkileşimi, Birleşmiş Milletler ve NATO’nun iklim değişikliği konusunda yaklaşımları ve beklentileri ve konunun bazı ülke bahriyelilerinde ele alınış şekilleri üzerinde durmuştum.

1.2 Konunun önemi anlamak bakımından daha yakından bakarsak

Tüm Dünya orduları toplamda, Çin, Suudi Arabistan, Rusya ve Hindistan’ın muhtemelen büyük katkı sağlayanlar olmak üzere, küresel karbon ayak izi toplamının %6’sına katkıda bulunuyor.

ABD askeri endüstriyel kompleksi tek başına 1.530.00.000 metrik ton/Yıl karbon kirlenmesi oluşturmaktadır.

1.3 Türkiye, Birleşmiş milletler ‘in iklim değişikliği alanındaki oluşturduğu Paris anlaşmasını, kendisine gelişmiş ülkeler listesinde yer verilmesi ve bu nedenle daha fazla yükümlülük üstlenmesi dolayısıyla bu imzalamamıştı

1.4 Ülkemiz Paris anlaşmasına Nisan 2006 yılında imzalamıştı Türk parlamentosu Bu kez anlaşmayı Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke bağlamında imzalamak da olduğunu beyan etmiştir
1.5 Türkiye kararını değiştirerek 6 Ekim 2021 tarihinde Türkiye Büyük millet Meclisi’nin onayıyla antlaşmayı imzalamıştır.
Bu antlaşma ile birlikte ülkemiz antlaşmanın öngördüğü yükümlülükleri kabullenmiş olmaktadır.
1.6 BM in antlaşma ile öngörülen Ana yükümlülüklerin bazıları şu şekildedir;
1.6.1 Ortalama sıcaklık yükseliş değerlerinin 1,5 dereceyi aşmaması.
1.6.2 Konuyla bağlantılı ulusal kapasite ve eylemlere ilişkin verilerin periyodik olarak Birleşmiş Milletlere rapor edilmesi

2. ANTLAŞMANIN AÇIK TARAFI

2.1 1992 yılında imzalanan KYOTO protokolünün en önemli zayıf noktası, silahlı kuvvetlerin emisyon izdüşüm değerlerinin protokol dışında tutulması olmuştur.
2.2 Önemli bir gerçek ve çelişki ise , silahlanma ile karbonu azaltılmış bir ortam yaratma amaçlarının birbirine tam çelişkili oluşudur
2.3 Antlaşma ülkeler hükümetleri düzeyinde imzalanmış olmakla birlikte ülkelerin devlet ve endüstri birimleri de bu yükümlülükleri yüklenmiş olmaktadır.
2.4 Ancak antlaşmanın çok önemli bir zayıf noktası bulunmaktadır. O da ülkelerin Silahlı Kuvvetleri’nin durumları.
Daha önce yazımda açıkladığım gibi silahlı kuvvetler iklim değişikliğini yaratan çevre kirliliği ve gaz emisyonları bakımından büyük katkı oluşturmaktadır.

3. YENİ YÜKÜMLÜLÜKLER VE ÖNLEMLER
3.1 30 Ekim 2021 tarihinden itibaren yapılacak konferansta (COP26) Paris anlaşmasını imzalayan ülkelerin Silahlı Kuvvetleri’nin emisyonlarını azaltması konusunun üstlenilmesi beklenmektedir.
3.2 NATO üye devletleri, “askeri faaliyetlerden ve tesislerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını personel güvenliğini, operasyonel etkinliği ve caydırıcılık ve savunma duruşumuzu bozmadan önemli ölçüde azaltmayı kabul ediyoruz” şeklinde beyanda bulundular.

3.3 AVRUPA SAVUNMA AJANSI /- (EUROPEAN DEFENCE AGENCY – EDA) İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN etkileri konusunu bünyesinde oluşturulan ENERJİ VE ÇEVRE ÇALIŞMA GURUBU (The Energy and Environment Working Group (EnE WG)) ile ele almış durumda.

3.4 Çalışma gurubu şu ortak çalışmaların yapılmasını istemekte;

 Silahlı kuvvetler için, 2015 Paris Anlaşması’nda belirtilen 1.50C hedefiyle tutarlı, net GHG emisyon azalttım hedefleri belirlenmesi;
3.5 Sağlam, karşılaştırılabilir ve şeffaf olan, GHG protokolüne dayanan ve bağımsız olarak doğrulanan GHG emisyon raporlama mekanizmalarının üstlenilmesi edilmesi;
3.6 Silahlı kuvvetlerin enerji kullanım denetimi yapması, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltması ve çevreye duyarlı yenilenebilir enerjiye geçmesi için net hedefler belirlenmesi;
3.7  Askeri teknoloji endüstrisi için net azaltma hedefleri verilmesi;


3.8 Sera gazı azaltma girişimlerine kaynağında öncelik verilmesi ve sera gazı emisyonlarını dengeleme planlarına güvenilmemesi;
3.9 Performansa ilişkin yıllık takip raporlarıyla birlikte sera gazı azaltma politikaları, stratejileri ve eylem planlarını yayınlanması;
3.10 Askeri harcamaları ve konuşlandırmaları azaltmanın ve askeri tutumları değiştirmenin emisyonları nasıl azaltabileceğinin ele alınması;
3.11 Tüm satın alma, faaliyetler ve görevler için karar verme sürecine iklim ve çevre değerlendirmelerini dahil edilmesinin üstlenilmesi;
3.12 İklim değişikliği ve çevresel bozulma arasındaki ilişkinin vurgulanması ve tüm askeri faaliyetlerin ve görevlerin genel çevresel etkisini azaltmaya yönelik bir üstlenilmesi;
3.13  Karbon tutmayı ve biyolojik çeşitliliği iyileştirmek için askeri arazilerin yönetimini optimize etme üstlenilmesi verilmesi;
3.14 Silahlı Kuvvetlerin iklim değişikliğini ve çevresel bozulmayı nasıl azaltabilecekleri de dahil olmak üzere, karar vericiler için iklim ve çevre eğitimini artırmanın üstlenilmesi;
3.15 Askeri olmayan paydaşlarla iyi uygulamalar hakkında bilgi alışverişinde bulunma ve işbirliği yapma konusunda liderlik, açıklık ve isteklilik gösterilmesi;
3.16 Tüm iklim ve çevre koruma politikalarının tam olarak uygulanabilmesini sağlamak için uygun kaynakları tahsis etmenin üstlenilmesi.

4. TÜRK BAHRİYESİ İÇİN NELER YAPILABİLİR ?

4.1 Yukarıda giriş bölümünde açıklandığı üzere ülkemiz uluslararası antlaşmalar çerçevesinde Ekrem kirliliği konusunda yükümlülükler almıştır.
Ayrıca ülkemizin kendi geliştirdiği enerji ve çevre kirliliği politika ve stratejileri bulunmaktadır.
Bunlar silahlı kuvvetler içinde er ya da geç gündeme gelecek noktalardır.

4.2 Yukarıda madde 3.1 de belirtildiği gibi en önemli konu silahlı kuvvetlerin karbon emisyonlarını azaltması konusunun üstlenilmesi dir.
Ayrıca yine madde 3.2 de belirtildiği gibi NATO üye ülkeleri de sera gazı emisyonları konusunda benzer bir tutum göstereceklerini kabul etmişlerdir. Türkiye NATO üyesi olarak bu ilkeyi de benimsemiş olmaktadır.
4.3 Yapılabilecekler konusunda madde 3.3 te belirtilen EDA’nın ön gördüğü ortak çalışma alanları benimsenebilir.
Orada görüldüğü gibi çalışmalar çok yönlü ve kapsamlı bir alana yayılmaktadır.
Bunların ülkemiz koşullarına hangi alanlarda ve ne şekilde adapte edilebileceği ayrı bir değerlendirme ve hatta TEZ KONUSU olabilir.
4.4 İlk etapta Bu çalışmaların ve değerlendirmelerin ilkelerini belirleyecek bir örgütlenmeye ( çalışma gurubuna )gereksinim vardır.
4.5 Gurubun ilk görevi Deniz Kuvvetlerinin kirletici emisyon yaratan yüzer birlikleri ile sabit tesislerinin ve bunların katkılarının bir envanterini çıkarmak olabilir.
4.6 Bundan sonra alınacak önlemleri geliştirebilmek için bir yol haritası oluşturulabilir
Yukarıda Birleşmiş Milletler Avrupa Birliği ve ulusal kriterler dikkate alınarak ulaşılması gereken hedefler ve bunların zaman boyutu belirlenebilir
4.7 Gelişmeler periyodik toplantılarla ölçümlenebilir.

KAYNAKÇA :

GOVERNMENTS-MUST-COMMİT-TO-MİLİTARY-EMİSSİONS

 CLIMATE SECURITY CANNOT IGNORE THE MILITARY

TURKEY RATIFIES PARIS CLIMATE AGREEMENT; LAST G20 COUNTRY TO DO SO

https://www.reuters.com/business/environment/turkey-ratifies-paris-climate-agreement-last-g20-country-do-so-2021-10-06/

THE IMPACT OF MILITARIES ON CLIMATE CHANGE

https://www.birmingham.ac.uk/research/cop26/climate-publications/adaptation-and-resilience/the-impact-of-militaries-on-climate-change.aspx

ENERGY AND ENVIRONMENT WORKING GROUP (ENE WG)

https://eda.europa.eu/what-we-do/all-activities/activities-search/energy-and-environment-programme#

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE BAHRİYE – ÖRNEK UYGULAMALAR – 4

1.GİRİŞ

1.1 İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ nin Bahriyeler ile ilişkisi, karşılıklı etkileşimi ve önlemler konularını bundan önceki yazılarımda (123) ele almıştım.

1.2 Bu kez konuya nasıl yaklaşıldığı ve nasıl uygulandığı hakkında bazı ülkelerin bahriyelerinden örnekleri aktarmaya çalışacağım.
2. A.B.D
2.1 İklim değişikliklerini tahmin ederek, gözlemleyerek ve uyum sağlayarak karşılamak üzere Bahriyeye ilişkin hedefleri ve işlemleri belirlemek üzere bir yol haritası (Climate change Roadmap)hazırlanmıştır.
Yol haritasının ana başlıkları şöyledir;
Strateji, politika ve planlar
Operasyonlar ve eğitim
Altyapı değerlendirmeleri ve yatırımları
Stratejik iletişim
Çevresel etkiler üzerine tahmin ve değerlendirmeler

2.2 Bu yol haritası, Deniz Kuvvetlerinin FY10 (aşama 1), MY11-12 (aşama 2) ve  MY13-14 (aşama 3) olmak üzere üç aşamadaki yapacağı eylemleri belirtir.
1. aşamadaki önemli eylem öğeleri şunları içermekte:
İklim değişikliğinin ulusal güvenlik üzerindeki etkilerinin incelenmesi

Konunun Deniz Harp Okulu eğitimine katılması
Yeni nesil operasyonel ve iklimsel çevresel tahmin yeteneği gereksinimlerinin tanımlanması
2. Aşama (11-12 MY) önemli eylemler şunları içerir:
İklim değişikliği hususlarını Program unsurlarının incelemesi

Konunun Deniz Kuvvetleri Stratejik Rehberlik ve Deniz Kuvvetleri Programı Hedef Memorandumu ve Deniz Kuvvetleri Stratejik Planı gibi stratejik rehberlik belgelerine dahil edilmesi
Sponsor Programı tekliflerinde iklim değişikliği gerekliliklerini ele almak için tavsiyelerin geliştirilmesi
Donanmanın iklim değişikliğini değerlendirme, tahmin etme ve iklim değişikliğine uyum sağlama kapasitesini artıran yeni işbirlikçi ilişkileri resmileştirmek
Filo eğitimi ve planlamasına iklim değişikliği hususlarının dahil edilmesi

3. Aşama  önemli eylemleri şunları içerir:
İklim değişikliğini ele alan Bahriye bütçe girişimlerinin yürütülmesi
Bahriye iklim değişikliğini değerlendirme, tahmin etme ve iklim değişikliğine uyum sağlama yeteneğini artıran hükümetler arası, çok taraflı ve ikili faaliyetlerin başlatılması


2.3 ABD bahriyesi iklim değişiklikleri konusunu yönlendirmek üzere bir Görev grubu (Task Group) oluşturmuştur Görev grubu çalışmalarını Kuvvet komutanlığına ve Bahriye sekreterine yılda iki kez raporlamaktadır. Yol haritası ise yine bu görev grubu tarafından 4 senede bir gözden geçirilmektedir

2.4 Yol haritasında dikkati çeken önemli bir husus Deniz Harp Akademisi ve Naval Post Graduate School un bu alandaki araştırma ve çalışmalarda görevlendirilmesidir Ayrıca yine bu alanda uluslararası üniversitelerle ilişki kurulması ve iş birliğine gidilmesi de öngörülmüştür


3. HİNDİSTAN

3.1 2014’ün sonlarında ‘Hud-Hud’ tayfunu ve ardından Vishakhapatnam tayfunu, kurtarma operasyonlarını üstlenen Donanma için örnek oldu

3.2 2004 Tsunamisi sırasında. Hint Donanması, Hindistan’ın Tamil Nadu, Andhra Pradesh, Andaman ve Nicobar eyaletlerinde (Madad ve Deniz Dalgaları Operasyonları) ve Sri Lanka’da (Gökkuşağı Operasyonu), Maldivler’de (Castor Operasyonu) ve Endonezya’da yardım operasyonları başlattı. (Gambhir Operasyonu).

3.3 46 yataklı hastane gemisine dönüştürülen ve etkilenen bölgelere gönderilen üç araştırma gemisi de dahil olmak üzere, yurtdışındaki yardım operasyonlarında toplam 40 gemi, 42 helikopter ve 20.000’den fazla askeri personele sahip 35 uçak görevlendirildi.


4. AVUSTRALYA

4.1 2020 yılı büyük bölge yangınlarından sonra Avustralya hükümetince bir değerlendirme komisyonu oluşturularak irdelemeler ve öneriler bir rapor halinde derlenmiştir.

4.2 Bu raporda silahlı kuvvetlerin yapmış olduğu kurtarma destekleme işlerine ayrı bir yer verilmiştir Rapor konuyu merak edenler ve yapılması gereken işleri öğrenmek isteyenler için çok önemli bir örnek oluşturuyor.


4.3 2019 yılında Avustralya’nın güney batı sahillerinde Wheels ve Victoria eyaletlerinde 200’e yakın orman yangını çıkmıştı. Yaklaşık 50000 kişi elektrik ve su bağlantılarını kaybetti Bölgede hava sıcaklıkları 40 derecenin üzerine çıktı
4.4 Avustralya bahriyesi HMAS SCHOULES ve MV SYCAMORE, gemilerini tahliye işlemleri için görevlendirdi. Bu iki gemi bölgeden küçük çıkarma gemilerinin aracılığıyla yaklaşık 1000 kişilik yerli ve turist insan grubunu tahliye ederek yangınlardan kurtardı. Ayrıca bölgeye sağlık malzemesi ve sağlık personeli getirdiler.

KAYNAKÇA:

MANAGING CLIMATE CHANGE: LESSONS FROM THE U.S. NAVY
https://hbr.org/2017/07/managing-climate-change#:~:text=Second%2C%20climate%20change%20may%20impair,fleet%20readiness%20will%20also%20increase.
https://digital.library.unt.edu/ark:/67531/metadc949801/

US NAVY CLIMATE CHANGE ROADMAP


CLIMATE CHANGE AT SEA – INTERACTIONS, IMPACTS, AND GOVERNANCE

PAUL G. HARRIS
https://scholar.google.com.tr/scholar?q=Climate+Change+at+Sea+Interactions,+Impacts,+and+Governance+PAUL+G.+HARRIS&hl=tr&as_sdt=0&as_vis=1&oi=scholart

INTEGRATING RISKS AND IMPACT OF CLIMATE CHANGE IN INDIA’S Military Strategy


Kapil Narula
https://www.researchgate.net


THOUSANDS FLEE FIRES IN AUSTRALIA, NAVY HELPS EVACUATE THE STRANDED
https://www.reuters.com/article/us-australia-bushfires-idUSKBN1Z100O


CHAPTER 7: ROLE OF THE AUSTRALIAN DEFENCE FORCE
https://naturaldisaster.royalcommission.gov.au/publications/html-report
https://naturaldisaster.royalcommission.gov.au/publications/html-report/chapter-07

İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ VE BAHRİYELER – 3

1.GİRİŞ

Bundan önceki birinci ve ikinci yazılarımda İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ nin Dünya – Birleşmiş Milletler Türkiye ve NATO için nasıl yansımaları olduğunu kısaca belirtmeye çalışmıştım. Bu yazıda ise İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİNİN Dünya bahriyeleri üzerindeki direkt etkileri ile bunlarla baş edebilmek üzere alınan önlemlere ilişkin bazı örneklere değineceğim.

2.SİLAHLI KUVVETLERİN İKLİM ÜZERİNDE OLUMSUZ ETKİLERİ

2.1 Ulusların Silahlı Kuvvetleri’nin oluşturduğu sera gazlarının dünya iklim değişikliklerine önemli oranda olumsuz katkıları bulunmaktadır. Örneğin Avrupa Birliği Silahlı Kuvvetleri’nin 2019 yılı içinde atmosfere 24,8 milyon ton CO2e (karbondioksit ekivalan) salınım yaptığı belirlenmiştir. Bu emisyonların bir bölümü Direkt operasyonel faaliyet sonucu olmakla birlikte bir de silah üretimi ve askeri Lojistik Destek zincirlerinin oluşturduğu emisyonlar bulunmaktadır. Emisyonların miktarı silah endüstrisinin üretim miktarıyla doğru orantılıdır.

Emisyonlar, her üretim için gerekli ham malzemenin çıkarılmasından, silah araç ve gereçlerinin üretiminden, bunların hizmet dışına ayrılması ve yok edilmelerine kadar olan tüm süreci kapsamaktadır.

2.2 Ülkeler Silahlı Kuvvetleri’nin dünya yüzeyinde eğitim alanlarının kapsadığı miktar %6’yı bulmaktadır bu rakamla ifade edilen sera gazı katkısı önemli bir miktardır Ayrıca eğitim amacıyla yapılan tatbikatlarda atışların yanlışlıkla yarattığı orman yangınları ve bunların sera gazları emisyonlar ı oluşmaktadır.

2.3 Birleşmiş Milletler üye ülkelerinin yıllık olarak sera gazı emisyonlarının verilerini rapor etmesi istenmektedir Ancak silahlı kuvvetlerden oluşan emisyonlar rapor kapsamı dışında tutulmuş ve gönüllülük ilkesine bırakılmıştır. Bu nedenle askeri kaynaklardan oluşan olumsuz etki net olarak bilinememektedir. Benzer şekilde Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) istatistikleri askeri sektördeki enerji kullanımını dışarıda bırakmaktadır.

Benzer şekilde Ülke Bahriyeleri bu alanda IMO kurallarının dışında tutulmuştur.

3. İKLİM DEĞİŞİKLİLERİNİN BAHRİYELERE OLUMSUZ ETKİLERİ

İklim değişiklikleri Bahriyeleri üç temel alanda etkilemektedir

3.1 Göreve hazırlık

Rutin görevler için Bahriye üstlerinin ve lojistik merkezlerinin normal çalışır durumda bulunması

3.2.Harekât.

İklim değişikliğini önemli sonuçlarından olan kuraklık değişik ülkelerde nüfusun kırsaldan şehirlere doğru göç edişini arttırmakta. Kuraklıkla birlikte nüfusun Gıda gereksinimi karşılayabilmek giderek zorlaşmaktadır. Bu iki temel yönelim ülkelerin sosyal yapısında gerilimlerin yükselmesine yol açarak çatışmaları kışkırtacaktır. Yerel çatışmalar zaman içinde ülkeler arası çatışmalara dönüşmektedir bu ise özellikle denizlerde komşu ülke bahriyelerinin görev çeşitliliğini ve yükünü arttıracaktır

Dünya internet verilerinin yaklaşık %90 7’si denizaltı kablolarıyla taşınmaktadır. Kuzey Kutup bölgesindeki buzulların erimesi ile açılacak yeni kanallarla Çin Rus donanmalarının Atlantik bölgesine kısa yoldan olanağı çıkacaktır bu ise denizaltı tabloları güvenliği açısından Amerika ve batı ülkelerine yeni bir tehdit anlamını taşımaktadır.

3.3 İnsani destek görevleri

Ayrıca iklim değişikliğini koşulları ilave afetlerle mücadele ve insani yardım görevleri getirecektir

Bahriyeler özellikle hava meydanlarının kullanılamaz hale geldiği afet durumlarında kurtarma operasyonları için kilit bir rol üstlenmektedir bu koşullarda Bahriye gemileri ilaç sevkiyatı ilkyardım malzeme malzemeleri ağır iş makinelerinin nakli ve bir iletişim merkezi oluşturma olanaklarını sağlamaktadır. Ancak Bahriye’nin bu ilave görevleri Bir taraftan da karbon salınımını arttırmaktadır

4  ALINABİLECEK ÖNLEMLER

İklim değişikliği etkileri zaman içinde dinamik olduğundan bunlara bağlı olarak yapılacak planlamalar da aynı şekilde dinamik olmak zorundadır. Sahillerde yer alan Bahriye üstleri bakım ve lojistik merkezleri tehdit altına girerken kritik enerji ve malzeme desteği zorlanacaktır

Önlemlerin planlanmasında iki stratejik yol takip edilebilir;

4.1 Değişimlere uyum sağlama

Uyum sağlama açısından bakarsak alınabilecek önlemler arasında

Suya muhtaç operasyonların kuraklık alanlarından uzak bölgeleri çekilmesi

Tesislerin aşırı hava olayları ve baskınlardan korunabilecek ve afet halinde daha kolay toparlanabilecek bir şekilde yeniden yerleştirilmesi düşünülmelidir.

4.2 Değişimlerin etkilerinin azaltılması

Etkileri azaltmanın ana hedefi sera gazı salınımlarının düşürülmesidir bu amaçla Enerji verimliliği daha yüksek teknolojilere ve yenilenebilir yakıtlar lar geçmek düşünülmelidir. Gemilerde, tesislerde ve araçlarda yakıt verimliliği yükseltilmesi ile görevlerin gerektirdiği yakıt ikmali zorunluluğu da azalacaktır Bunun dolaylı bir sonucu Lojistik Destek faaliyetinde insan kayıplarının azalmasıdır.

Etkileri azaltmak için alınacak önlemler, aynı zamanda Bahriye’nin fosil kökenli yakıtlara olan bağımlılığını da azaltacaktır.

4.3 Tarihsel olarak bakıldığında bahriyelerin değişik yakıt kullanım süreçlerinden geçtiği ve bunları başarıyla gerçekleştirdiği görülür Hatırlanacağı gibi rüzgâr i ile başlayan enerji kullanım süreci sırası ile kömür petrol ve son olarak nükleer reaktör e kadar ulaşmıştır.

Savaş gemilerinin yanı sıra bahriyelerin sahil tesislerinde de yenilenebilir enerjilerin kullanılmaya başladığını görmekteyiz bu dönüşüm ayrıca enerji güvenliği bakımından şebeke sistemlerine bağımlılığı azaltmaktadır.

4.4 Bahriyelerin aldığı önlemler kendi durumunu geliştirmeye yararken bir yandan da overall olarak ülkenin iklim değişikliği önlemlerine katkı sağlamaktadır.

Deniz seviyelerinin yükselmesi ile özellikle Med ve Cezir bölgesi kıyılarındaki Üs ve Bakım Rıhtımlarında iskelelerde, Elektrik kablo hatları, sitim ve su devreleri denizaltında kalma riski taşımaktadır. Bu bakımdan öncelikle riskli bölgelerdeki bu hatların yeniden yerleştirilmesi ve yükseltilmesi gerekecektir.

4.5 Alınacak önlemlerin bazıları ancak bilimsel öngörülerin gerçekleşmesi halinde geçerli olacaktır ancak önlem almak içim beklentilerin gerçekleşmesini beklemek çok daha riskli ve maliyetli olduğundan bunların her şartta yapılması gerekli olacaktır. Bu gerçek düşünüldüğünde, alınacak önlemler için sadece kazan-kazan şeklinde bir strateji (karşılığı alınacağından emin olunan yatırım önlemleri). Izlemek bahriyeler için pek uygun düşmemektedir

4.6 Çevre ve iklim koşullarına olumsuz etkileri azaltmak için ilk adım Savaş gemilerinin ekolojik bir şekilde tasarımından ve üretiminden başlar Bunu sağlayacak  faktörlerden bazıları; Enerji verimliliği, atık enerjinin geri kazanımı ve hibrit sevk sistemlerinin kullanılmasıdır. Bu bağlamda ISO14001 sertifikasının öngördüğü ilkelerden yola çıkılabilir.

5. İklim değişikliğinin temel etkilerini;

Hava kirliliği etkisiyle deniz suyunda oluşacak kirlenmeler ve asit oluşumu

O bölgelerden başka bölgelere insan göçü

Hassas bölgelerde çatışmalar oluşturacaktır.

Bunlar ise Bahriyelerin bu kapsamdaki önleme faaliyetini artıracaktır 

5.1 Denizaltılar hava kirliliği nedeniyle denizlerde oluşan değişimler hakkında önemli bilgiler toplayabilmektedir.

İklim değişikliği konusu ulusal düzeyde öneme sahip olup hükümet ve-devlet organları planlamalar ve önlemler konusunda üst düzey strateji ve politikalara bağlı bir şekilde hareket etmek durumundadırlar Böylece bahriye’nin uygulayacağı planlamalar ve önlemler de ulusal stratejileri izleyecektir

5.2 Dikkate alınması gereken bir diğer önemli nokta; iklim
değişikliği ve enerji alanlarının birebir bağlantılı
olduğudur.

KAYNAKÇA :

1.WHY DO MILITARIES CARE ABOUT CLIMATE CHANGE?

https://climatesecurity101.org/faqs/why-do-militaries-care-about-climate-change/
https://webdosya.csb.gov.tr/db/iklim/editordosya/file/eylem%20planlari/Iklim%20Degisikligi%20Eylem%20Plani_TR.pdf
2.CLIMATE CHANGE & THE MILITARY: THE STATE OF THE DEBATE
https://www.envirosecurity.org/publications/climate-change-the-military-the-state-of-the-debate

3.MANAGING CLIMATE CHANGE: LESSONS FROM THE U.S. NAVY
https://hbr.org/2017/07/managing-climate-change#:~:text=Second%2C%20climate%20change%20may%20impair,fleet%20readiness%20will%20also%20increase.
https://digital.library.unt.edu/ark:/67531/metadc949801/

4.THE NAVY IS ON THE FRONT LINES OF ADAPTING TO CLIMATE CHANGE

Yukarda belirtilen genel faktörler Bahriyelerce nasıl uygulamaya yansıtılıyor ?Hazırlıklı olabilmek için nasıl planlama yapılıyor ? Gelecek yazımın konusu..

NATO VE İKLİM DEĞİŞİMİ – 2

İklim değişikliklerinin Operasyonlar, Güvenlik ve Askeri tesisler üzerinde yarattığı olumsuz etkileri gözleyen NATO konuya öncelik tanıyarak önlemler almaya girişmiştir

İklim değişikliklerinin yarattığı anormal kuraklık Toprak bozulmaları, denizin yapısının bozulması Seller bunlardan etkilenen ülkelerde politik stabilitenin bozulmasına Göçlere ve kaynaklar üzerinde rekabete yol açmaktadır Bunların uzantısı olarak NATO üyesi ülkeler de etkilenebilmekte ve NATO’nun belirlediği KURAL ve PLANLAR değişime zorlanmaktadır.

2010 yılından itibaren konu NATO gündemine alınmış ve 2010 STRATEJİK KONSEPTİ DÖKÜMANI ve daha sonra 2014 yılında YEŞİL SAVUNMA OMURGASI dokümanları oluşturulmuştur 

Bunu gerçekleştirmek üzere Öncelikle NATO CLIMATE CHANGE AND SECURITY ACTION PLAN hazırlanmıştır 

Plan’ın ana hatları şu şekilde özetlenebilir

İklim değişiklikleri ve bunun sonuçları küresel düzeyde denge bozulmalarına ve jeostratejik rekabetleri yol açacaktır

Birinci olarak müttefik ülkelerin konu üzerindeki farkındalığı artırılacaktır

İkinci olarak klima değişikliğine adaptasyonu sağlanacaktır

Üçüncü olarak iklim değişikliğini etkilerinin azaltılmasına katkı sağlanacaktır.

Dördüncü olarak konu üzerinde uluslararası ya da bölgesel iş birlikleri geliştirilecektir

Bu maddeler üzerinde sağlanacak gelişmeler NATO’nun 2022 ortak toplantısında ilk olarak değerlendirilecektir

NATO’nun bu maddeler bağlamında güncel olarak yaptığı çalışmalar şöyledir;

 NATO mensubu subayların çevre konuları üzerinde eğitilmesi

 Enerji verimliliğinin arttırılması ve fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılması için yöntemler geliştirilmesi

 Askeri operasyonların çevre üzerindeki olumsuz etkilerini yok etmek ya da azaltmak üzere önlemler alınması

 Askeri tesislerin iklim değişimi koşullarına göre adapte edilmesi

İKLİM DEĞİŞİMİ VE BAHRİYE İLİŞKİSİ – 1

1.GİRİŞ

1.1 İnsan faaliyetleri sonucunda yerkürenin Karaları, atmosferi ve okyanuslarında ortalama sıcaklık hızlanarak Bugüne dek görülmeyen değerlere erişte.  Hatta oluşan değişimlerin bir kısmı yakın gelecekte geri dönülemeyecek noktalara geldi. Örneğin Deniz seviyesindeki yükselmeler, buz tabakalarındaki erimeler, kuruyan göller vb.  

1.2 İnsan varlığını giderek tehdit eden ve Artık her gün içinde yaşayarak gözlemlediğimiz bu Keskin dönüşümlerin dünya Bahriyeleri için nasıl bir yansıması oluyor? nasıl değerlendiriliyor ve ne gibi önlemler almaya zorlanıyor?

1.3 Konuya bu bağlamıyla girebilmek için öncelikle iklim değişikliğinin dünya ve özelde ülkemiz için etkilerinin neler olduğuna kısaca göz atmak gerekir.

2. BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDE KONU

2.1 İklim değişikliğinin küresel bağlamda etkilerini değerlendirmek ve önlemler saptamak üzere Birleşmiş Milletler Örgütü içinde IPCC – INTERGOVERMENTAL PANEL ON CLIMATE CHANGE grubu oluşturulmuştur. Grubun 2021 yılı içerisinde yapılmış olan son toplantısına ait rapor içeriği buradan incelenebilir

2.2 Türkiye bu Grubun bir üyesidir.

2.3 Birleşmiş Milletler ‘in iklim değişikliği üzerindeki aşağıdaki verileri bu değişimleri sayısal somut sonuçlar olarak doğrulamakta.

Dünyamızın ortalama sıcaklığı 1800 yılların sonlarına göre 1,2 derece artmış durumda.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

 

 2.4 GREENHOUSE Gazlarının Yoğunluğu

 Greenhouse gazları tanımı ile atmosferde ısının yüzeyden yansımasını engelleyerek ısı birikimine, dolayısı ile sıcaklık yükselmelerine neden olan gazları (Karbondioksit, Metan vd.) belirtmektedir. 

CO2e Atmosferdeki karbondioksit miktarı Standart ölçüm birimi. Burada, karbondioksit miktarının hacimsel olarak taşınabilen miktarı (parts per milion) olarak belirtilmektedir. Bu temel alınarak diğer GreenHouse gazlarının etkisi CO2e ile aynı etkiyi yaratacak karbondioksit miktarını göreceli olarak ifade etmektedir.

2.5  Ortalama sıcaklık üç buçuk milyon yıldan beri en yüksek değeri ne ulaşmış   durumda

Atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu endüstri öncesi dönemlere göre %148 artmış halde.

 Kutup bölgelerindeki yüzey hava sıcaklıkları küresel ortalamaya nazaran 2 kat fazla

2.6  Tehlike sınırı olarak görülen 1,5 derecelik artışı tutturabilmek için ülkeler 2020 ve 30 yılları arasında fosil yakıt tüketimlerini yılda %6 azaltmak zorunda. 

Küresel ısınma Global su çevrimlerinin hız ve niteliğini de etkilemekte. 

Karbondioksit emisyonu arttıkça yerkürenin ve denizlerin karbondioksiti absorbe edebilme kapasitesi düşmekte. 

Atmosferde net 0 karbondioksit yoğunluğu elde edilebilmesi için karbondioksit salınımlarının maksimum absorbe edilen karbondioksit miktarını geçmemesi gerekiyor.

 

 3. TÜRKİYE

 3.1 Dünya çapında yapılan çalışmalara göre Türkiye iklim değişikliğinden ciddi etkilenecek. 2020 yılı üçüncü en sıcak yıl oldu tarihinde.

 3.2 Greenhouse gazları salınımı bakımında küresel katkısı %1. Ancak kömür hala öncelikli enerji kaynağı olarak niteleniyor ve teşvik alıyor.

  3.3 Yıllık ortalama sıcaklık ve maksimum sıcaklık değerleri sürekli yükselmekte. Son 120 yıllık ortalama sıcaklık değişimi aşağıdaki grafta izleniyor.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRESEL GÖSTERGELER

            

 3.4    Ülkemiz iklim değişikliği ve alınacak önlemler üzerinde oluşturulan uluslararası Paris Antlaşması’nı henüz imzalamadı

Türkiye gelişmiş ülkeler sınıfında değerlendirildiği için bu alanda verilen fonlardan yararlanamamaktadır. Bu nedenle Gelişmekte olan ülkeler grubuna katılana dek anlaşmanın imzalanmayacağı deklere edilmiştir. 

 3.5 Çoğunluğu karbondioksit olmak üzere yılda yaklaşık 500 milyon ton GreenHouse gazı atmosfere salınmakta. Emisyonun yaklaşık beşte biri ormanlar tarafından geri emilmektedir. 

21 yüzyıl Oyunca Türkiye’de ortalama sıcaklığın 2- 3 derece artması ve en çok Güney Doğu Anadolu ve Güney Ege bölgelerinde oluşması beklenmektedir. 

 3.6 Ona karşı Kuzeydoğu Anadolu’da nem oranlarının yükselecek olması nedeniyle daha yoğun yağış ve Seller beklenmekte. Yakın zamanda bunun örneklerini ve oluşabileceği boyutları maalesef gözlemledik.

Yükselen ortalama sıcaklıklar orman yangınlarında da paralel bir artışı yansıtmakta. 1960 ile 2015 yılları arasında orman yangınlarının yükselme eğilimi aşağıdaki grafikte görülmektedir Koşullar Değişmezse bu eğilim artarak devam edecektir.

 3.7 Türkiye nüfusunun yaklaşık %75 i şehirlere göç etmiş olup bunların büyük çoğunluğu ise sahil bölgelerinde yerleşmişlerdir. 

Deniz seviyesinde ortalama yükselme 12 mm/yıl olmakla birlikte büyük nehir ağızlarındaki bölgelerde suyun yayılması daha fazla olacaktır.

 3.9 Türkiye iklim değişikliğinin getirmekte olduğu sorunları çözümlemek üzere GENEL STRATEJİ başta olmak üzere bir dizi önlemler / MEVZUAT geliştirmektedir.

 Ancak prosedürlerde hala eksikliler bulunduğu ve mevzuatın UYGULANMASINDA dahi gerilerde kalındığı yaşanan afetlerle ortaya çıkmaktadır.

Bundan sonraki bölümde, konunun NATO çerçevesinde nasıl ele alınmakta olduğu aktarılacaktır.

ENERJİ..MİLLİ SAVUNMA VE BAHRİYE

MİLLİ SAVUNMA ALANINDA

1. Küresel olarak ENERJİ konusunun önemini ve kaynaklar durumunu bu yazımda , Türkiye özelindeki durumunu ise bu yazımda derlemeye çalışmıştım.

2. Ülkelerin Sanayi, yerleşim ve ekonomilerinin gereksinim duyduğu enerjiyi Zamanında ve yeterli miktarda sağlayabilmek savunma ve savaşların her yönünde etkili olmuştur. Konu savaşan tarafın olduğu kadar karşı tarafın bu alandaki desteklerinin kaldırılması bakımından da önem arz eder.

3. Herhangi bir ülkenin endüstri, ulaşım, evsel ve askeri ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeterli, tedarik edilebilir ve tutarlı bir şekilde enerji kaynaklarını karşılayabilmesine enerji güvenliği denir. Enerji ihtiyacı enerjinin değişik formlarını kapsadığı için bu bağlamda enerji güvenliği bütün bu değişik enerji kaynaklarına erişebilmeyi kapsar. Enerji bağımlılığı ise toplam enerji tüketimi içinde ithal enerji miktarının oranın belirtir. Bunun yüksek olması enerji güvenliğinin tersine düşük olduğu anlamına gelir. (1)

4. .Enerji güvenliği bu bakımlardan ülkeler için yaşamsal değerde olup savunma stratejileri içinde ayrı bir yere sahiptir.

Silahlı kuvvetlerin enerji üzerindeki kararlarını etkileyen iki önemli faktör vardır. Birincisi enerjinin maliyetlerinin giderek artar bir hale gelmesi aynı zamanda Petrol fiyatlarındaki öngörülemeyen dalgalanmalar ikincisi de birincisine bağlı olarak enerji verimliliğinin arttırılması ile yenilenebilir enerjilerin daha çok kullanılması ve enerji yönetimine geçilmesidir. (2)

5. Askeri alanda enerji tüketimi iki yönlü olmaktadır. 

Tesislerde ve operasyonel olmayan araçların kullanımında tüketilen enerji Eğitimde, operasyonda ve silah yüklü platformları tükettiği enerjiler. 

Bu iki yöndeki enerji tüketiminin azaltılabilmesi için;

5.1 Gereksinimlerin saptanarak tedarik programlaması yapılması

5.2 Teknolojinin geliştirilmesi

5.3 Önceliklerin saptanması

5.4 Yatırımlara kaynaklarının ayrılması

5.5 Personelde Kültür değişimi

5.6 Ölçümleme

5.7 Eğitim unsurlarıyla bir planlama yapılması gereklidir.

 Bu bağlamda kullanılabilecek uygulama unsurları şöyle olabilir;

5.8 Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi

5.9 Sahil tesisleri için şebeke enerjisine bağımlılığın azaltılması

5.10 Enerji talebinin düşürülmesi

5.11 Enerji verimliliğinin attırılması

5.12 Enerjiye ilişkin faktörlerin planlama süreçlerinde dikkate alınması.

 Bu önlemlerin alınmasıyla elde edilecek bir diğer sonuç çevre kirliliğinin azaltılması olacaktır

6. BAHRİYE ALANINDA

6.1 Dünya üzerindeki malların dolaşımı % 80 deniz üzerinden yapılmaktadır. Taşımanın %75 ise Petrol bazlı ürünlere aittir. Bu bakımdan Deniz ulaşımının sürdürülebilirliği ve güvenliği ülkelerin birçoğu için büyük önem arz etmektedir. Ülkelerin Bahriye oluşturma ve idame ettirme zorunluluğu içinde işte bu iki kritik neden de yer alır. (3)

6.2 Tarihsel Sürece baktığımızda ülkelerin Bahriyelerinin bu 2 görevi karşılamak üzere savaşların kaderini değiştirebilecek önemli görevler yaptıklarını görürüz. Örneğin 1. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin W.Churchill in önerisi ile gemi sevk sistemlerinde kömürden petrole geçme  kararı, çok önemli kritik bir avantaj sağlamıştır. İngiliz donanmasının petrole geçiş kararı sonrası savaş sözcüsü Maurice, Mezopotamya petrolünün kontrol edilmesinin 1 derecede harp amacı olduğunu ifade etmiştir

6.3.Petrol kullanımı ile gemilerdeki sürat artımı ve baca dumanının koyu renk azalması bu kritik kazanımın en önemli göstergeleridir. Yine 1916 da İngiliz donanmasının Almanya’nın Baltık çıkışlarını bloke etmesiyle Almanya’nın yiyecek ve Petrol ikmali ile diğer endüstriyel madde akımı kesintiye uğratmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler’in Sovyet Petrol kaynaklarına ulaşmak üzere başlattığı Doğu harekâtı, öte yandan Pasifik Denizi’nde 1941 yılında Amerika’nın Japonya’ya uyguladığı Petrol yolları blokajı iki büyük örnektir General Patton un ordusunun Berlin’e 100 mil kalmasına rağmen şehre girişinin gecikmesi, ordusunun enerji kaynaklarının yeterli şekilde sağlanmamasındandır.

6.4.Harp sonrası gelişen nükleer enerji teknolojisi ile Balistik füzeler taşıyan ve su altında aylarca kalabilecek kapasitede denizaltıların tasarımı mümkün olmuştur. Ardından bunların kullanımına ait doktrinler geliştirilmiştir. Tepki olarak denizaltılara karşı kullanılmak üzere nükleer atak denizaltılarının geliştirilmesine yol açmıştır.

6.5 Enerji konusunun Bahriye bakımından taşıdığı önemi iki ana başlık altında görebiliriz. 

Birincisi; Bahriye’nin Asli görevlerinden bir tanesi, ülkenin ekonomik varlığını sürdürebilmek ve koruyabilmek için Deniz ticaret yolları ile denizden enerji tedarik kanallarının açık tutulması ve güvenliğinin sağlanması ulusal stratejik bir gereksinimdir.

 İkinci olarak Bahriye, tüm asli görevlerini yerine getirebilmek için gerek sahil tesis ve üstlerinin gerekse yüzer ve uçar kuvvet unsurlarının harekât kabiliyeti sürdürebilmek üzere enerji kullanmak ve tüketmek zorundadır.

6.6 Bahriye açısından bakıldığında enerji güvenliğinin anlamı , gerekli enerjinin güvenilir kaynaklardan tedariki ile yüzer birlikler ve sahil tesislerine yeterli miktarda gönderilebilmesi ve bunun korunabilmesidir.

6.7 Bahriyenin jeopolitik olarak birinci asli görevi, bunun karşılanma şekilleri ve Türk bahriyesi bakımından değerlendirilmesi Dz. Kur.Alb( E) Cenk Özgen(4) tarafından detayı ile ele alınmıştır. Ayrıca Amiral (E) Cem Gürdeniz (5) ve Tümamiral (E) Cihat Yaycı (6) konunun Akdenizdeki Türkiye alaka ve deniz stratejisi bakımından önemini özel olarak değerlendİrmişlerdir..

6.8  Konunun çıkış noktası olan MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE kavramı aşağıdaki şekillerle daha net anlaşılabilir.

MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE – CİHAT YAYCI

MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE – CİHAT YAYCI

7. Yazılarımda konu JEOPOLİTİK yönü ile değil yukarda açıklanan ikinci ana görev, enerjinin bahriye tarafından kullanımı, bakımından ele alınmıştır.

8. Enerjinin belirtilen bu stratejik yönlerinin yanı sıra Bahriye gemi sistemlerinin tekil ihtiyaçları da taktik ve operasyonel alanda özellikler arz etmektedir. Uzakta görev yapan kuvvetlere yakıt ulaşımının ve güvenliğinin sağlanması ( lojistik) iki önemli planlama faktörüdür.

Ayrıca Yeni silah sistemlerinin yüksek güç ihtiyacı başlı başına ayrı bir aktör olacaktır.

9. Bu bağlamda ( ENERJİ) bahriyeler şu KRİTİK görevleri karşılamak durumundadır;

  • Ülkenin enerji kaynaklarına erişiminin korunması
  • Stratejik planlamalarda enerji gereksiniminin dikkate alınması
  • Platform ile sistem tedarik ve geliştirmede enerji gereksinimlerinin dikkate alması
  • Enerji verimliliğinin bir kaynak olarak değerlendirilmesi
  • Yenilenebilir enerjiler sektörünün uygulanabilirlik açısından izlenmesi
  • Enerji TEKNOLOJİSİNİN GELİŞİMİ ve bunların deniz kuvvetlerinde kullanılabilmesi alanında Deniz Kuvvetleri, Devlet birimleri, Endüstri ve  Akademi topluluğu ile iş birliği.
  •  

KAYNAKÇA:

  • ENERJİNİN İKTİDARI. Necdet Pamir.Hayykitap
  • Energy and the military: Convergence of security, economic, and environmental decision-making     Constantine Samarasb,[1], William J. Nuttalla, Morgan Bazilian

  • Rota. Deniz Kuvvetleri ve enerji güvenliği.Cenk ÖZGEN.Gece kitaplığı
  • Mavi Vatan Yazıları.Cem GÜRPINAR.Kırmızı Kedi kitapevi
  • Sorular ve cevaplarla münhasır ekonomik bölge (MEB). Tümamiral(E) Cihat YAYCI. Boyut yayın gurub

ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE DENİZ SEKTÖRÜ

1. HAVA KİRLİLİĞİ nedeniyle Dünya üzerinde oluşan iklim değişikliği tehdidine karşılamak üzere Kyoto da uluslararası bir değerlendirme yapılarak önlemler belirlenmiş ve bir PROTOKOL  imzalanarak 16 Şubat 2005’te yürürlüğe girmiştir.

2. Uluslararası Denizcilik Organizasyonu (IMO) bu protokolden hareket ederek Denizcilik sektöründe uluslararası kuralları belirlemek üzere bir dizi çalışmaktadır. İklim değişikliğinin getirdiği tehlikeleri karşılamak üzere EEDI (Energy Efficiency Design Index) ile SEEMP (Ship Energy Efficiency Management Plan) olmak üzere 2 adet Öncü Kriter tariflemiştir. Bu kriterler Temmuz 2011 tarihinden sonra MARPOL ANNEX VI içinde yer alarak zorunlu hale getirilmiştir.

3. EEDI Endeksi Ticari gemilerde enerji verimliliği daha yüksek ana ve yardımcı makine sistemleri kullanılması için bir Kriterdir. İlgili geminin beher deplasman tonu ve mil başına gram karbondioksit oluşumunun hesaplanması ve bu değerin anılan geminin kendi sınıfındaki referans olarak belirlenmiş olan değerlerle karşılaştırılması esas alınmaktadır.

Kriter, 2015 yılından bu yana yeni yapılan gemilerde zorunlu olup her 5 yılda bir yeniden değerlendirmeye girecektir.

4. Başlangıç olarak karbondioksit seviyesinin %10 indirilmesi, daha sonra her 5 yılda bu değerin kademeli olarak artırılması öngörülmüştü. Burada referans 2000- 2010 yılları arasında o tipte inşa edilmiş gemilerin ortalama oluşturduğu salınım seviyesidir.

5. Yukarıda belirtilen kriterlerin değişik ticari gemi sınıfları için nasıl hesaplanacağı ve bunların uygulama yöntemleri IMO nün bir dizi Kılavuz dokümanlarında ayrıntılarıyla belirtilmiştir.Özde hesaplamanın yapısı aşağıdaki ana formüle dayanmakta;

Bu kriterin yıllık aşamalarla ve gemilerin DWT sine bağlı olarak nasıl karşılanması gerektiği şu grafikte belirtilmiştir;

6. SEEMP ise, belirli bir gemide enerji verimliliğinin operasyonel olarak ve en ekonomik şekilde sağlanabilmesi için uygulanacak önlemleri tarif etmektedir. Bu Kriter hem yeni inşa edilen hem de kullanımda olan gemiler için geçerlidir. Planla birlikte EEOI (Energy Efficiecy Operational Index) olarak tanımlanan bir de rasyonel Kriter getirilmiştir. Kriterle, geminin operasyonları içerisinde yapılan bakım ve değişimlerin, enerji verimliliği üzerinde yarattığı etki ölçülmek istenmekte. Böylece verimliliğin zaman boyutu içerisinde değişimi izlenebilmektedir. Ancak bu kriterin uygulanması gönüllülük esasına bağlanmıştır. SEEMP kavram ve kapsamı, bir örnek olarak IRCLASS (INDIAN REGISTER OF SHIPPING) in geliştirdiği aşağıdaki ŞEMADAN görülebilir.

ŞEKİL   Guidance notes for ship Owners and Operators – IRCLASS

7. Yukarıda belirtilen kriterlerin değişik ticari gemi sınıfları için nasıl hesaplanacağı ve bunların uygulama yöntemleri IMO nün bir dizi Kılavuz dokümanlarında ayrıntılarıyla belirtilmiştir

8. İngiliz Lloyd register ile Norske Veritas ortak olarak konu üzerinde yaptıkları çalışmada belirlenen ana unsurlar şöyledir

8.1 2020 yılına kadar EEDI ile SEEMP uygulamaları ile yılda 151 buçuk milyon ton karbondioksit salınımı azalması beklenmektedir

8.2 İş ortamının bilinen koşullarda devam etmesi halinde yakıt tüketiminde ortalama %13 azalma. Bu uygulamalarla 2020 yılına kadar Dünya Ticaret filolarının yakıt tüketimlerinde yaklaşık 50 milyar dolar tasarruf sağlanabileceği öngörülmektedir.

8.3 Karbondioksit salınımını düşürmek için alınan önlemler dolaylı olarak yakıt tüketimini de azaltmaktadır. Ancak bunun gerçekleşmesi için ayrıca araştırma ve daha gelişmiş teknolojilerin uyarlanması gerekecektir. Hidrodinamik alanında Teknolojideki gelişmeler ve daha verimli makine sistemleriyle %10 civarında enerji tasarrufu beklenmektedir

8.4 EEEDI nın zorunlu kılınması ile karbondioksit salınımının azaltılması ve daha verimli makine sistemlerinin teknolojik gelişimi zorunlu hale gelecektir

9. IMO tarafından geliştirilen, iklim değişikliği tehdidinin deniz ulaşım sektörü çerçevesinde giderilmesi amaçlı önlemler, bu sektörü hedef almaktadır. Ticaret gemileri ile Deniz Kuvvetlerinin operasyon profilleri amaçlarına bağlı olarak farklı olmakla birlikte ortaya konan önlem ve kriterlerin, bir bölümünün bundan sonraki yazımda açıklanacağı üzere Dünya Bahriyeleri için de değerlendirilebilecek ve kullanılabilecek nitelikte olduğunu görülebilir. 

ENERJİ TÜRKİYE..PANORAMİK GÖRÜNÜM

ENERJİ ALANINDA TÜRKİYENİN PANORAMİK GÖRÜNÜMÜ

1.Kaynaklar

1.1 Ülkemizin bilinen birincil enerji kaynaklarının % olarak dağılımı şekil 1 de görülmektedir.

Şekil.1 2016 Yılı Türkiye Birincil Enerji Arzında Kaynakların Payı

Kaynak: EİGM/ETKB 2016 Genel Enerji Denge Tablosu

1.2 1990 – 2016 yılları arası toplam enerji talebi arzı tahmini, şekil. 2 de gösterilmiştir.

Buna göre 2016 şartları çerçevesinde 2030 yılında talep %153 artış ile 209 Mtep değerine erişecektir.

Şekil.2 Toplam enerji arzı talep tahmini

Kaynak: EİGM/ETKB Genel Enerji Denge Tabloları

 1.3  2017 yılı referans alınarak birincil enerji kaynakları ile kurulu güç kapasiteleri aşağıdaki gibidir; (ithal edilenlerle birlikte) (1)

PETROL

Kapasite : 366 MİLYON VARİL

Kurulu güç kurulu güç (fueloil-nafta- motorin): 303 MW ( Megawatt )

KÖMÜR

Kapasite: 19,3 milyar ton Linyit

Kurulu güç: 18665 MW

DOĞALGAZ & LNG

Kapasite : 18 MİLYAR M3

Kurulu güç : 23063 MW

1.4 Yenilenebilir enerjilerde ise kapasiteler şöyledir; (2)

Güneş enerjisi:

Yıllık radyasyon erişimi ………380 milyar kWh

Günlük ortalama kapasite          3,6 kWh/m2

Kurulu güç                              3403 MW

Rüzgâr enerjisi :          

Ortalama minimum 7 m/s rüzgâr hızı ile.

Kapasite (yıllık)              48000 kWh

Kurulu güç                       6482 MWKapasite (teknik olarak olası)  140 GWh / yıl.

Kurulu güç :                   27265 MW

Jeotermal kaynaklar

Kapasite                          31500 MW

Kurulu güç                         1064 MW.

1.4 İthalat (2)

1.4.1 1990 – 2016 Yılları döneminde, enerjide gerçekleşen ithalat ve ihracat değerleri aşağıda olduğu gibidir. Yıllar içinde ithalatın oranı yaklaşık 10 kat artarak %15 den %154 e çıkmıştır.

Şekil 3 1990-2016 yılları arasında Türkiye Toplam Enerji Ticareti

Kaynak: EİGM/ETKB Genel Enerji Denge Tabloları

1.5   Petrol ve Doğalgaz ithalatı

1.5.1 Petrol         :   2.186 Milyar ton

1.5.2 Doğalgaz   :   44,5 Milyar m3 (LNG 12 Milyar m3)

 1.6  Tüketim

1.6.1 Türkiye Kalkınma ve Enerji Bakanlığı verilerine göre 2018 yılı ithalat değerleri

Petrol          :    50 Milyon ton

Dizel yakıtı :     25     “        “

Benzin       :        2,3  “        “

Jet yakıtı    :       5     “        “

Diğer          :     22.7  “        “

1.6.2  2007 – 2017 döneminde Türkiye’nin toplam ve kişi başı enerji tüketimi (Mtep) aşağıdaki gibi olmuştur. Avrupa Birliği (AB) ortalama değerleri ile karşılaştırıldığında bizde toplam tüketimin giderek arttığı, AB de ise kişi başı tüketimin azalmakta olduğu görülmektedir.

Şekil 4  2007-2017 Yıllarında Türkiye Toplam Birincil Enerji Tüketimi

Kaynak: EİGM/ETKB Genel Enerji Denge Tabloları

1.6.3 1990 – 2015 dönemi boyunca ülkenin toplam birincil enerji üretim, toplam elektrik üretimi ve ekonomik büyüme oranları şekil 4 dedir:

Enerji üretimi ile elektrik üretiminin, ülke büyüme hızı ile doğru orantılı seyrettiği,

Kriz zamanlarında hepsinin birden büyük inişler yaptığı anlaşılmaktadır.

Şekil .5  1990-2015 Türkiye T. Birincil Enerji, T. Elektrik Üretimi, Ekonomik Büyüme Yıllık Artışları

Kaynak: EİGM/ETKB Genel Enerji Denge Tabloları,

Şekil 6  Türkiye, B. Enerji Yıllık Artış Oranları Tahminine Göre B. Enerji ArzıTalepleri (Mtep)

Kaynak: EİGM/ETKB Genel Enerji Denge Tabloları

1.7  Enerji bağımlılığı

1.7.1  Ülkelerin enerji bağımlılığı ve güvenliği kavramları daha önceki Yazım da açıklanmış ve irdelenmişti.  Birincil enerji kaynakları, ülkemizin demografik yapısının değişmesi, buna bağlı olarak enerji talebinin artması ve sanayinin gelişimi nedenleriyle talebi karşılamakta yetersizdir. Türkiye bulunduğu coğrafi konum nedeniyle yenilenebilir enerji kaynaklarında ise önemli avantajlara sahiptir. Ancak mevcut teknolojik imkanları bakımından yenilenebilir enerji kaynakları (rüzgâr,solar.jeotermal ve biyolojik) yeteri kadar kullanılmamaktadır. Bu bakımdan enerji açığı ithalat yoluyla karşılanmaktadır.

1.7.2 Türkiye’nin toplam enerji arzında dışa bağımlılığı, 1990’da %52 iken, 2000 yılında %67, 2010’da %70 ve 2016 yılında %74 düzeyine çıkarak son 26 yılda %22 artmıştır.   Ülkemiz bu değerler ile enerjide ithalata bağımlılıkta 39 Avrupa ülkesi içinde 5. sırada yer alıyor. Avrupa Birliği (AB) üyelerinin enerji ithalatı bağımlılığı ise ortalama %55 olmuştur.

1.7.3 Türkiye’nin enerji ithalatı faturası 2019 yılında 41 milyar 184 milyon 553 bin dolarlık bir değerle toplam ithalatı içinde en büyük paya sahip olmuştur.

  • 1.7.4 Enerji güvenliği ve güvenilirliği için, enerji üretiminin artırılması, enerji arzını karşılama oranının yükseltilmesi gerekir. Buna karşın plansızlık ve yanlış enerji politikaları nedeniyle üretime gereken önem verilmemiş ve tüketime karşın enerji üretimi artışı gerileyerek Türkiye’nin dışa bağımlılığı ve cari açığı artmıştır.
  •  

3.Türkiye enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı 2023 yılına kadarki süreçte enerjinin kontrol altında tutulması ve yönlendirilmesine rehberlik etmek üzere bir dizi STRATEJİ VE EYLEM PLANLARI nı geliştirmiştir. (4)

STRATEJİ planının konumuza ilişkin yönleri şöyledir;

TEMA 2: ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE ENERJİ TASARRUFU

Ülkemizin yeterince değerlendirilememiş, oldukça yüksek bir enerji verimliliği potansiyeli bulunmakta olup bu potansiyelin değerlendirmek üzere Enerji verimliliği ve enerji tasarrufuna yönelik olarak bilinçlendirme kampanyaları yürütülecek. İlgili Bakanlıklar ve sivil toplum kuruluşları ile koordinasyonu kurulacak.

Verimlilik alanında mevzuat ve teşvikler bulunmakla birlikte henüz hedeflenen etki tam olarak sağlanamamıştır. Bu konuda Etki analizine dayalı gelişim sağlanacak

HEDEF 4 Yenilenebilir enerji kaynaklarının yerinde tüketimini sağlamak üzere enerji depolama sistemlerinin devreye alınması sağlanacak

TEMA 5 TEKNOLOJİK ARGE VE İNNOVASYON

Yerlileştirilecek ekipmanlarda katma değeri yüksek aksam ve bütünleştirici parçalara yönelik olarak envanter ve ihtiyaç analizleri yapılacak, yerlileştirmeye ilişkin üretim imkânları araştırılarak yerli üretimin teşvik edilmesine ilişkin yol haritası belirlenecektir.

Öncelikli teknolojilerde kamu-üniversite-sanayi iş birlikleri ile kurulacak merkezlerin tesis edilmesi sağlanacak. Yenilenebilir enerji kapsamında yeni teknolojilerin kullanılmaya başlanması sağlanacaktır.

Bakanlık ilk Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nı 2018 tarihinde yürürlüğe koymuştur. Plan 2017-2023, Avrupa Parlamentosunun ve Konseyinin 25 Ekim 2012’de enerji verimliliği üzerine yayımladığı 2012/27/AB sayılı Direktifi ile de uyum sağlanmış olması bakımından önem arz etmektedir.

Bakanlığın geliştirdiği yasa, yönetmelik, yönerge, strateji belgesi, eylem planı dokümanları ile ENERJİ konusunun kritikliği ve önemi hakkında ülke genelinde farkındalık ve bilinçlenme yaratılmak hedeflenirken bir yandan da bu alanda gerekli adımların ne şekilde atılacağı belirlenmektedir.

İlke olarak başta bakanlığın kendisi olmak üzere, KAMU BİRİMLERİ nin uygulamalara başlayarak öncülük etmesi öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Koordinasyon yapılacak bakanlık ve kamu birimleri ya da ilgili kuruluşlar hedef başlıklarında açık olarak belirtilmiş ise de MSB’nın bunlar arasında yer almadığını görüyoruz.

Kanımızca bu bakanlık ve bağlıları, çok özel bilgimiz olmamakla beraber (normal olarak istatistiki bilgiler açık değildir) enerji tüketiminde önemli bir paya sahiptir. Bu bakımdan Enerji bakanlığı rehberliğinde öngörülen önlem ve eylemlerin, SİLAHLI KUVVETLER (DZ. K.K) de karşılıklarının olmasının Ülkemizin enerji güvenliği, ekonomisi ve teknolojik gelişmeler bakımlarından çok önemli katkılar yaratacağı inancındayız.

Bu bağlamda ENERJİ konusunun MİLLİ SAVUNMA ve BAHRİYELER açılarından arz ettığı ÖNEM nedir ?Alanın KRİTİK ve VAZGEÇİLEMEZ BİR bir stratejik unsur olmasının ardında neler bulunmaktadır ?

Sonraki yazının konusu…..

KAYNAKÇA: